Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2216 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13211 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/11/2011NUMARASI : 2006/930-2011/590Taraflar arasında görülen davada Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01.11.2011 tarih ve 2006/930 - 2011/590 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, İstanbul 1. İş Mahkemesi'nin 2002/1777 E - 2005/184 K sayılı ilamı ile davalıların sahibi, işleteni ve ortağı bulundukları dava dışı Abone M. San. ve Tic. Ltd. Şti'de işçi olarak çalışmakta olan müvekkilinin geçirdiği iş kazası sebebiyle, lehine tazminata hükmedildiğini, ilamın takibe konulduğunu, ancak takip dosyasına borçlu şirket vekili tarafından sunulan dilekçe ile borçlu şirketin tasfiye edildiğinin belirtildiğini, müvekkilini mağdur etmek amacıyla hileli yollarla MK 2/2 maddesine aykırı şekilde şirketin tasfiyesini sağlayan şirket ortak ve temsilcisi olan davalıların TTK'nın 552 va 555 maddeleri uyarınca şahsi sorumluluklarının bulunduğunu ileri sürerek, 27.500,00 TL'nin yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 15/10/2007 tarihli celsede ise davalı S.. Y.. hakkındaki davalarını atiye terk ettiklerini belirtmiştir.Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, takip borçlusunun şirket olduğu, takipten önce tasfiye edildiği ve bu hususun ticaret siciline tescil edildiği, şirket hakkında yanlış bilgi vermek suçundan yapılan ceza yargılaması sonucunda ilgili mahkemece davalı sanık R.. Y.. hakkında üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle beraat kararı verildiği, borçlunun sermaye şirketi olduğu, sermaye miktarı ile sınırlı sorumluluğun bulunduğu, şirket ortaklarının şirket borçlarından sorumlu olmayacağı gerekçesiyle davacının davalı Ramis Yalım hakkındaki davasının reddine; davacının davalı S.. Y.. hakkındaki davasında ise atiye terk nedeni ile esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Davacı, dava dilekçesinde diğer iddialarının yanı sıra limited şirket müdürü ve aynı zamanda tasfiye memuru olan davalının mal beyanınında, gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu ve tasfiyede görevini kötüye kullanarak davacıyı zarara uğrattığını, şirketin mallarının zimmete geçirildiğini ve borçlu şirket üzerine halen işletilmekte olan bir başka şirketin muvazaalı olarak işletildiğini iddia etmiş olup, davacının bu iddiaları mülga TTK'nın 552. maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 450/1 ve 224/1 maddeleri uyarınca tasfiye memurunun sorumluluğu davası mahiyetindedir. Mahkemece, ceza davasının beraatle sonuçlanmasının bu davanın reddine gerekçe yapılması, ceza davasında suçun unsurları oluşmadığından bahisle beraat kararı verilmesi karşısında, hukuk mahkemesini bağlamayacağından yerinde değildir. Belirtilen yasa maddeleri kapsamında, tasfiye memurunun sorumluluğu çerçevesinde davanın ve delillerin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeler ile davanın reddi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.