Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2197 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7557 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ... 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... 3.... Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31/03/2015 tarih ve 2013/242-2015/72 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 25/03/2008 tarihli ..Sözleşmesi yaptıklarını, davalı şirketin adı ve ürünlerini kullanarak markette faaliyete başladığını, müvekkilinin 5 yıllık ... Yatırım Bedelini nakit olarak davalı şirkete ödediğini, müvekkilinin bu işyerini 25.03.2013 tarihine kadar kullanma hakkı olmasına rağmen davalının haksız feshinden ve mal sahibiyle aralarındaki kira kontratını haber vermeden feshetmesi nedeniyle kullanamadığını, davalının hukuka aykırı olarak kötü niyetle tek taraflı olarak sözleşmenin feshine ve faaliyetin durdurulmasına dair ihtarname keşide ettiğini ve sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, bu konuda ... 1... Hukuk Mahkemesi'nin 2009/107 Esas, ve 2010/77 Karar sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açmış olup, bu dava sonucunda davanın reddine karar verildiğini ve sözleşmenin haksız olarak davalı tarafından tek taraflı olarak feshedildiğinin mahkeme kararıyla sabit olduğunu, davalı tarafın müvekkilinin işletmesinin hemen yanına ... şirketi adına bizzat kendilerinin işletmecisi olduğu bir market daha açarak müvekkili ile haksız rekabet yaptığını ve zarara uğrattığını, sözleşmenin feshinden dolayı müvekkilinin daha önce aylık cirosu 80.000 TL iken davalının mal vermeyip sözleşmeyi haksız feshinden sonra her ay zarar ettiğini ve şirketi kapatma noktasına geldiğini, müvekkilinin cirodan aylık %20 karı olduğunu, maddi zararın tespiti ile maddi tazminatın davalıdan tahsilinin gerektiğini, manevi yönden de müvekkilinin haksız feshedilen sözleşme nedeniyle ticari itibarının zedelendiğini iddia ederek müvekkilinin haksız fesih nedeniyle uğradığı ve satıştan yoksun kaldığı kar (zararların) karşılığı olmak üzere maddi zararın tespiti ile fesih tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, şimdilik 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, HMK 107. madde anlamında belirsiz alacak davası ikame edemeyeceğini, davacının, ... Sözleşmesi'nin müvekkili tarafından feshi sebebi ile uğranılan zararları talep edemeyeceğini çünkü, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “Temerrüt ve Fesih” başlıklı 8. maddesi kapsamında müvekkili şirketin her hangi bir neden göstermeksizin, 10 gün önceden yazılı olarak bildirmek kaydıyla istediği zaman iş bu sözleşmeyi feshetme hakkının bulunduğunu, ayrıca aynı maddede müvekkili tarafından sözleşmenin feshi halinde, işletici yani davacının her hangi bir hak ve alacak talep hakkı bulunmadığının da düzenlenmiş olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin G bendi düzenlemesine göre, işletici yani davacıya, anlaşmayla her hangi bir bölgesel hak tanınmadığını ve imtiyaz sahibi müvekkilinin başka bir ... dükkanı açılabilecek olan yer ile ilgili olarak her hangi bir çap veya minimum nüfus gereği bulunmadığını kabul ettiğini, bu nedenle davacının, haksız rekabet iddiasında bulunma hakkına sahip olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma, ayrık bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, Türk Borçlar Kanunu'nun kamu düzenine ve genel ahlakına ilişkin kurallarının fiilin gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı ve hatta görülmekte olan davalara dahi uygulanacağı, Türk Borçlar Kanunu'nun genel işlem şartları arasında yer alan ve sözleşmenin 8. Maddenin giriş bölümünde belirtilen 10 gün öncesinden feshi ihbarda bulunmak koşulu ile imtiyaz sahibi davalının istediği zaman sözleşmeyi feshedeceğine ilişkin kabul ve taahhüt içeren bu hükmün Türk Borçlar Kanunu'nun 20. maddesi çerçevesinde geçersiz sayılacağı, dayanak sözleşmenin 8. Maddesinde belirtilen sözleşmeyi davalının tek taraflı feshinin sözleşmenin 7. maddesi ile çeliştiği gibi TBK'nın 20 ve devamı maddeleri çerçevesinde de geçersiz olduğu, davalının sözleşmenin feshi ile ilgili 7. maddeye uygun bir fesih ihbarında bulunmadığı, yapılan feshin geçersiz olduğu, geçersiz fesih sebebiyle de davacı yanın muhasip bilirikişi raporunda belirtildiği üzere, haksız fesihten dolayı 93.415,00 TL net kardan yoksun kaldığı gerekçesiyle davacı yanın ıslah talebi de nazara alınarak davadaki maddi tazminatın belirlenen bu miktar üzerinden kabulüne, ayrıca davalı yanın fiilinin niteliği ile yoğunluğu ve mevcut delil durumu nazara alınarak takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştır. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve her ne kadar mahkemece sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle yeni TBK hükümleri uygulanarak genel işlem koşulları çerçevesinde sözleşme hükmünün geçersizliğine karar verilmiş ve sözleşme tarihinde eski BK hükümlerinin yürürlükte olması nedeniyle bu gerekçe yerinde değil ise de, sözleşmede bir tarafa sebep göstermeden fesih hakkı tanınması ve davalı tarafından bunun ileri sürülmesinin TMK m. 2'ye aykırılık teşkil etmesi ve haklı sebeple sözleşmenin feshedildiğinin ispat edilmemiş olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Davacı tarafça talep edilen manevi tazminat yönünden ise, her sözleşmeye aykırılığın manevi tazminatı gerektirmeyip şahsiyet haklarının manevi tazminatı gerektirir biçimde ihlal edildiğinin ispat edilmemiş olması nedeniyle manevi tazminat talebinin reddi gerekirken geçerli bir sebep gösterilmeden kabulü doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda 1 no.lu bentte açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin 2 no.lu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, 2 no.lu bentte açıklanan nedenlerden dolayı kararın davalı yararına BOZULMASINA ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.