Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2191 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17423 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 25.02.2014 tarih ve 2013/741 - 2014/170 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı şirketin müvekkili bankadan genel ticari kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandığını, diğer davalıların da müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, davalılara muacceliyet ihbarnamesi keşide edilmiş olmasına rağmen, davalıların borcu ödemediklerini ileri sürerek, 89.150,00 TL'nin muacceliyet tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek %22.10 oranında (bu oranın artması halinde arttığı günden sonrası için yeni oran) temerrüt faizi, faizin BSMV'si, KKDF vs. fer'ileriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, öncelikle ipoteğe başvurulması, ipotek fazlası var ise kalan kısım için ilamsız takip yapılması gerektiğini, asıl borç için yeterli ölçüde ipotek verilmesi ve asıl borçlunun ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle yapılan takibe itiraz etmediği hallerde BK'nın 487. maddesine dayanarak kefile karşı cebri icraya başvurmanın hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceğini, kredi borcunun tamamı üzerinden ayrı bir takip yapılamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı banka ile davalı şirket arasında 26.11.2007 tarihli Genel Ticari Kredi Sözleşmesi akdedilerek davalı şirkete 100.000,00 TL kredi kullandırıldığı, davalı şirketin kullanmış olduğu kredinin aylık ödeme tutarının 3.724,52 TL ve 36 ay vadeli olarak belirlendiği, vade başlangıcının 25.12.2007, sonunun ise 25.11.2010 olduğu, davalının 26.10.2009 tarihinden sonra davacı bankaya ödeme yapmadığı, davacının öncelikle ..... Noterliği'nce keşide edilen 30.12.2009 tarihli ödeme ihtarı gönderdiği, borç ödenmeyince 28.01.2010 tarihinde takip başlatıldığı, diğer davalıların da 26.11.2007 tarihli bu sözleşmeye kefil oldukları, asıl sözleşmenin kefili oldukları, bilahare limit artışı yapıldığında kefalet limiti belirtilerek bu artışa da kefil oldukları, bu nedenle bu limitle sınırlı olarak sorumluluklarına hükmedilmesi gerektiği, davacının davalılardan 83.102,00 TL asıl alacak, 8.032,88 TL işlemiş faizler toplamı, 401,65 TL BSMV olmak üzere toplam 91.536,94 TL alacaklı olduğu ancak, taleple bağlılık kuralı gereğince 89.150,00 TL alacağa hükmetmek gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 89.150,00 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) no'lu bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Dava, davalı şirkete kullandırılan kredinin kat edilmesi nedeniyle alacağın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafça işlemiş faiz talep edilmemesine rağmen mahkemece işlemiş faiz hesabı yapılarak hüküm altına alınması doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir. 3- Ayrıca, davacı tarafça ..... İcra Müdürlüğü'nün 2010/1968 Esas sayılı dosyasında aynı alacak nedeniyle takip yapılmış olup, icra dosyasında 90.380,51 TL'nin tahsil edilmiş olması karşısında işbu davada da tahsil edilen miktar kadar olan kısmın konusuz kaldığı gözetilmek suretiyle karar vermek gerekirken anılan husus nazara alınmaksızın hüküm tesisi doğu olmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir. 4- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, davacı tarafın dava dilekçesinde alacağın fer'ileriyle birlikte tahsilini talep etmesine rağmen mahkemece bu konuda karar verilmemesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, 18.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.