MAHKEMESİ : MALATYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/04/2013NUMARASI : 2012/314-2013/152Taraflar arasında görülen davada Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24.04.2013 tarih ve 2012/314-2013/152 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin kayısı üreticisi olduğunu, kayısılarını davalı şirkete sigorta ettirdiğini, sigorta ettirilen taşınmaz üzerinde bulunan kayısı ağaçlarının don olayından büyük zarara uğradığını, Yazıhan Sulh Hukuk Mahkemesi'nce yapılan tespitte ağaçlarda yüksek oranda hasar belirlendiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 14.035 TL'nin olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, açılan davayı kabul etmediklerini, yapılan tespit sonucu aldırılan bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını, hesaplamaların hatalı olduğunu, dava konusu edilen don olayının ürünün çiçeklenme döneminde meydana geldiğini, bu durumun da teminat kapsamı dışında kaldığını, diğer taraftan davacının 5363 sayılı Yasa kapsamında telafi amaçlı destek ödemesi aldığını, sigortadan da bu yönde tahsilat yapması durumunda sebepsiz zenginleşeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davaya konu edilen taşınmazlar üzerinde don olayı nedeniyle kayısı meyvesinin zarar gördüğü, zararın ağaçların çiçeklenme dönemini bitirip meyveye döndüğü dönemde meydana geldiği kanaatine varıldığı, davacı tarafın talep edebileceği tazminat miktarının 23.392 TL olduğu, her ne kadar davalı tarafça davacıya devlet tarafından yapılan destekleme ödemesinin mahsubunun gerektiği ileri sürülmüş ise de, söz konusu ödemenin yersiz olduğunun anlaşılması durumunda 6183 sayılı Yasa uyarınca devlet tarafından tahsil edilmesi imkanı bulunduğu anlaşıldığından davalı tarafın savunmasına itibar edilmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 23.392 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, dava, bitkisel ürün sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Kural olarak hakim, iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup talepten fazlasına veya başkasına hükmedemez. Davacı vekili dava dilekçesinde 14.035 TL maddi tazminat isteminde bulunmuş, mahkemece ise bilirkişi raporu benimsenerek sonuçta 23.392 TL maddi tazminata hükmolunmuştur. Oysa, davacı taraf bilirkişi raporundan sonra ıslah için süre talebinde bulunduğu ve mahkemece bu yönde ara karar tesis edildiği halde, maddi tazminat istemini ıslah etmemiştir. Bu durumda, mahkemece, maddi tazminatın davacının talebi dikkate alınarak tayini gerekirken, mülga 1086 sayılı HUMK'nın 74. ve 6100 sayılı HMK'nın 26. maddesine aykırı biçimde talepten fazlaya hükmedilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.2- Kabule göre de, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olan bilirkişi raporuna göre don hasarı, çiçeklenme döneminin bittiği ve meyve tutumunun başladığı sırada meydana gelmiş olup, riziko doğru olarak teminat içinde kabul edilerek yazılı şekilde tazminata hükmedilmiştir. Ancak, davalı vekili rapora itirazında riziko sonrası poliçelerin zeyil edildiğini ve sigortalıya prim iadesi gerçekleştiğini bu durumun da tazminatın hesabında dikkate alınması gerektiğini savunmuştur. Ancak, mahkemece bu savunma üzerinde hiç durulmamıştır. O halde davalı vekilinin tazminatın belirlenmesine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile savunmasında geçen poliçe zeyilleri getirtilip içeriği, somut olayla bağlantısı, iade edildiği iddia edilen primin tazminat hesabından mahsubunun gerekip gerekmeyeceği hususları üzerinde durulması, gerektiğinde, bu yönüyle ek rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.