MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada (Kapatılan) Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01/04/2014 tarih ve 2013/358-2014/87 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, davacıların davalı şirketin ortağı olduğunu, davacılar ile diğer ortaklar arasında sorunlar yaşanmaya başlandığını, davacıların bunun üzerine hisselerini satarak şirketten ayrılmak istediğini ancak hakim ortak olan diğer ortakların davacıların hisselerini düşük bedellerle almaya çalıştıklarını ve bunun için 15/08/2013 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında ana sözleşmesinin 8.maddesinin değiştirildiğini alınan kararla davacıların hisselerinin 3.kişilere satışının engellenmeye çalışıldığını, alınan kararın TTK'nın 414,447,453,490.maddelerindeki emredici hükümlere ve dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturduğunu ileri sürerek anılan genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, dava konusu ana sözleşme değişikliğinin , şirket hisselerinin kötüniyetli 3. kişilerin eline geçmesini önlemek amacıyla yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu genel kurul toplantısında ana sözleşmenin 8.maddenin değiştirilmesine karar verildiği ve bu madde ile hisse devrinin yapılması zorlaştırılarak, diğer hissedarlara ön alım hakkı getirildiği, bu şekilde hisse sahibinin serbestçe hissesini devretmesinin önü kapatıldığı, anonim şirketlerde hissenin kolayca devredilmesinin, şirkete giriş çıkışın diğer hissedarların onayına bağlı olmamasının esas olduğu, yapılan bu değişiklik ile bu şekilde hisse devri yapılmasının imkansız hale getirildiği, bu durumun dürüstlük kurallarına aykırı olduğu, ayrıca dava konusu kararın TTK'nın 490. maddesine de aykırı olduğunu, TTK'nın 492.maddesinde nama yazılı payların ancak şirketin onayı ile devredilebileceğinin esas sözleşmede kararlaştırabileceği hüküm altına alınmış olmasına karşın dava konusu kararla bu maddede belirtilen onaydan çok daha ileri bir sınırlama getirilerek, adeta hisse bedelinin belirlenmesinin şirketin insiyatifine bırakıldığı, hisse sahibinin alıcısını bulması halinde daha yüksek bir bedele satma hakkının elinden alındığı, bu durumun açıkça mülkiyet hakkının gereği olan tasarruf hakkına da müdahale niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı şikretin 15/08/2013 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının esas sözleşme değişikliğine ilişkin 8.maddesinin iptaline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, dava konusu genel kurul toplantısında ana sözleşmenin 8. maddesinin değiştirilerek, şirket hisse devrinin yapılmasının zorlaştırıldığı, hisse sahibinin hissesini serbestçe devredebilme olanağının kaldırıldığı, bu kararın 6102 sayılı TTK'nın 490. maddesine aykırı olduğu, aynı Yasa'nın 492. maddesinde nama yazılı payların ancak şirket onayı ile devredebileceğinin ana sözleşme ile kararlaştırabileceğinin hüküm altına alındığı ancak dava konusu kararla anılan maddede belirtilen onaydan çok daha ileri bir sınırlama getirildiği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak 6102 sayılı TTK'nın “borsaya kota edilmemiş nama yazılı paylar” başlıklı 493/1. maddesinde şirketin, esas sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebebi ileri sürerek veya devredene, paylarını, başvurma anındaki gerçek değeriyle, kendi veya diğer pay sahipleri ya da üçüncü kişiler hesabına almayı önererek, onay istemini reddedebileceği düzenlenmiştir. Bu maddeyle anonim şirkete, devre konu olan pay senetlerini gerçek değer üzerinden devralma önerisinde bulunabilme olanağı tanınması, şirkete haklı sebepler yanında sağlanmış, uygun görmediği devirlerden kurtulabilme olanağıdır. Bu suretle şirketin yabancılaşması veya niteliklerini kaybetmesinin önlenmesi amaçlanmıştır. Şirketin bu olanağı kullanabilmesi için ana sözleşmede hüküm bulunmasına gerek yoktur. Bu itibarla mahkemece, iptali istenen ve ana sözleşmeyi değiştiren genel kurul kararının 6102 sayılı TTK'nın 493. maddesi çerçevesinde değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken anılan Yasa hükmü değerlendirilmeksizin yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın mümeyyiz davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.