Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 215 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15775 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26.05.2011 tarih ve 2008/560-2011/279 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı yerin, davalının faaliyette bulunduğu işyerinden su sızması sonucu hasara uğradığını, sigortalının zararının karşılandığını, yapılan takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, hasara kendilerinin neden olmadığını, sigortalının üst katında faaliyette bulunmadıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalının rizikonun meydana gelen yerin üst katında faaliyette bulunduğunun ispatlanamadığı, kendisine husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle, davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, işyeri sigortasından kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda anlatılan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı taraf ...’un tanık olarak dinlenmesini talep etmiş, mahkemece 09.10.2009 tarihinde davacı vekilinin tanığını keşif günü hazır etmesine, aksi halde dinletmekten vazgeçmiş sayılacağının ihtarına şeklinde ara karar kurulmuş, davacı tarafça keşif günü tanık hazır edilmemiştir. Oysa, gerek karar tarihinde yürürlükte bulunan HUMK 258, gerekse temyiz incelemesi sırasında yürürlüğe giren HMK’nun 243. maddesinde tanığın davetiye ile çağrılacağı düzenlenmiş olmakla birlikte, usul hukukunda da tanığın taraflarca hazır edilmesi şeklinde bir düzenlemede bulunmamaktadır. Bu itibarla, mahkemece davacı tarafın bildirdiği tanık usulüne uygun olarak davet edilip, beyanı alınarak, tüm deliller bir arada değerlendirilip oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, yazılı gerekçelerle hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.