Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2148 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16035 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada (Kapatılan) Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/04/2014 tarih ve 2011/240-2014/99 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davacı şirketin, bilgisayar yazılımı ve büro makineleri alanında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davalı şirketin, davacı şirketin eski çalışanları olan ... ve ... tarafından kurulduğunu, davalı şirketin, davacı şirketin nitelikli şirketin müşteri portföyü ile birebir iletişim halinde olan, işletmeye ilişkin sırlarını bilen yetişmiş personellerini ayartarak kendi şirketinde çalıştırmaya başladığını, bu şekilde iktisadi rekabetin iyi niyet kurallarına aykırı olarak suiistimal edildiğini, davacı şirketin nitelikli personelinin işletme sırlarına vakıf olduğunu, bu sırların gerek kurucu ortaklar gerekse ayartılan personel tarafından davalı şirket lehine kullanıldığını, davalı şirketin, dürüstlük kuralına aykırı olarak davacı şirketin mevcut müşterilerine ziyaretlerde bulunduğunu, toplantılar yapmak suretiyle davacı şirketin işletmesini kötülediğini, müşterilerini çalma çabası içine girdiğini ve davacının müşterilerini teker teker kaybettiğini ileri sürerek haksız rekabetin tespiti ile davalı şirketin haksız rekabet oluşturan fiillerden men’ine, fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydı ile şimdilik 5.000 TL maddi 5.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak talebini 52.997 TL olarak ıslah etmiş ve dava tarihinden itibaren avans faiz işletilmesini ve davanın belirsiz alacak davası olarak yürütülmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, husumet ve zamaaşımı itirazında bulunarak, davalının haksız rekabet oluşturacak eylem ve işlerinin söz konusu olmadığını, davalının piyasada iş yaptığı şirketlerin çoğu ile davacının hiçbir alakasının bulunmadığını, iddia edilenin aksine hiçbir personelin davalı tarafından ayartılarak bünyesine katılmadığını, davacı şirktte açılan işçilerin, davacı taraftan iş barışının sağlanamaması ve İş Kanunu kapsamındaki haklı gerekçeler ile iş ilişkilerini sona erdirdiğini, bu hususlara ilişkin İş Mahkemeleri'nde davaların devam ettiğini, davalı şirkette, davacı şirketin ticari sırlarına hâkim düzeyde bir personelin, çalışanın mevcut olmadığını, davalı tarafça hizmet verilen şirketlerin, hiç biriyle bu çalışanlardan dolayı hizmet sözleşmelerinin akdedilmediğini, şirketin kurucusuna duyulan güven ve hizmetini layığıyla ve gereği gibi ifa etmesinden dolayı ticari ilişkilerin kurulduğunu savunarak davanın reddinş istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin davacının eski çalışanları tarafından kurulduğu, davacının 10 çalışanının davacı şirketten ayrıldıktan sonra davalı şirkette çalışmaya başladığı, davalı şirketlerin ortak ve çalışanları aracılığıyla davacı şirketin müşterileri ile irtibata geçerek yarar sağladığı, davacının bu müşteriler ile olan ticari ilişkisinin sona ermesine neden olduğu, davalı şirketin bu eyleminin TTK'nın 56. maddesi uyarınca haksız rekabet oluşturduğu, davalının haksız rekabeti nedeniyle davacının aktifinde azalma olduğu, davacının TTK'nın 58/e maddesi uyarınca uğramış olduğu kar kaybını talep edebileceği, aylık kar kaybının 17.665,67 TL olduğu, davacının 3 aylık süre içerisinde haksız rekabet nedeniyle kaybetmiş olduğu müşteri kitlesini telafi edebileceği, yeni müşteri ve çalışanlar elde etme imkanlarına sahip olduğu, bu nedenle 3 aylık kar kaybı ile sınırlı olarak 52.667 TL maddi tazminat talep edebileceği, davalı şirketin haksız rekabete konu olan eylemi TTK'nın 57/b.8 maddesinde düzenlenen haksız rekabeti oluşturduğundan manevi tazminat talep edilebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile haksız rekabetin tespiti ile haksız rekabetin menine, 52.997 TL maddi tazminat ve 5.000 TL manevi tazminatındava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, davacının belirsiz alacak davası olarak talep ettiği maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Dava haksız rekabetin tespiti, men'i ve maddi- manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, diğer iddialarının yanında, ticari sırlarını bilen nitelikli personelinin, davalı tarafından ayartılarak davalı şirkette çalışmaya başladığını, bu suretle davalı şirketin müşterileri ile ilişiklerinin sona ermesine neden olduğunu ileri sürmüş, mahkemece de bu hususun haksız rekabet teşkil ettiği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Somut olayda, davacı şirkette çalışan işçilerin, davacı şirketten ayrıldıktan sonra davalı şirkette çalışmaya başladığı dosyada bulunan belgelerle sabittir. Ancak davacı şirket çalışanlarının davalı şirkete geçmesi başlı başına haksız rekabet teşkil etmez. Aksinin kabulü Anayasa'nın 48. maddesi ile güvence altına alınan çalışma hürriyetinin ihlali anlamına gelir. Davacı davalı şirkete geçen çalışanlarının ticari sıralarına vakıf olduğunu ve bu ticari sırların davacı şirket aleyhine kullanıldığını iddia etmişse de, bu iddiasını ispatlayacak delil sunamamıştır. Bu itibarla, davacı şirket çalışanlarının işten ayrıldıktan sonra davalı şirkette çalışmaya başladığı, davalı şirketin bu çalışanlar aracılığıyla davacı şirketin müşterileri ile irtibata geçerek davacının müşterileri olan ilişkilerinin sona ermesine neden olduğuna dair gerekçe isabetli olmadığından kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.Öte yandan, davacının diğer iddiası da davalı tarafından ayartıldığı iddia edilen davacı çalışanlarının şirkette çalıştığı sırada davalı şirket adına faaliyet göstermeye başladığına ilişkin olup, buna dair CD örneği sunulmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının anılan iddiasının gerçekleştiği kabul edilmişse de, dosyada davacı tarafından delil olarak sunulan CD çözümü mevcut olmayıp, bilirkişi raporunda da CD içeriğinden bahsedilmemiştir. Bilirkişi raporunda hangi nedenle davacı iddiasının gerçekleştiği açıklanmadığı gibi, mahkemece de bu husus tartışılmamıştır. Kural olarak, davacı şirket çalışanlarının davalı tarafından ayartılması suretiyle davacı şirkette çalışırken davalı şirket adına faaliyette bulunması haksız rekabet teşkil eder. Ancak, az öncede açıklandığı gibi bu hususta sunulan davacı delilleri hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve mahkeme karar gerekçesinde tartışılmadan davacı iddiası kabul edilmiştir.Bu itibarla mahkemece davacının yukarıda sözü edilen iddiası bakımındanda davacı tarafından delil olarak sunulan CD'nin çözümü de yaptırılmak suretiyle, delillerinin değerlendirilip tartışılarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış kararın bu nedenle de davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.3-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin maddi tazminata yönelik ve davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) olu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin maddi tazminat miktarına yönelik temyiz itirazlarının ve davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 18/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.