MAHKEMESİ : İSTANBUL 23. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 07/02/2012NUMARASI : 2011/334-2012/25Taraflar arasında görülen davada İstanbul 23. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 07.02.2012 tarih ve 2011/334-2012/25 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı ve borcu üstlenen TMSF vekili ile fer'i müdahil vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07.02.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan borcu üstlenen TMSF vekili Av. C. K., davalı ING Bank A.Ş. vekili Emre Işıkyıldız ve davacı vekili Av. M. Ç. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Asıl ve birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin davalı bankaya devrinden önce Sümerbank A.Ş'nin Denizli Şubesi'ne 25.11.1999 tarihinde 36.547 USD yatırdığını, 22.12.1999 günü bu bankaya el konulduğunu ve yönetiminin TMSF'ye devredildiğini, müvekkiline ait mevduatın sigorta kapsamında olmadığı gerekçesiyle kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığını, paranın, müvekkiline boş olarak imzalatılan fotokopi belgelerin havale talimatı olarak doldurulması suretiyle Efektifbank Off Shore Ltd. adlı paravan banka adına Sümerbank A.Ş'de açılan hesaba havale edildiğinin ve G. grubuna verilen usulsüz kredilerle tüketildiğinin belirlendiğini, davalı aleyhine açtıkları asıl davanın erken açıldığı gerekçesiyle reddedildiğini, Efektifbank Off Shore Ltd. aleyhine açtıkları davanın ise kabul ile sonuçlandığını, ancak başlattıkları takibin sonuçsuz kaldığını ve borç ödemeden aciz vesikası aldıklarını, bu nedenle işbu davayı davalıya yönelttiklerini, davalı yöneticilerinin ceza mahkemesinde mahkum olduklarını, tüzel kişiliğin de hukuki sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürerek, asıl davada şimdilik 6.000 TL'nın davalıdan tahsiline, birleşen davada ise 32.093,98 USD'nin vade sonuna kadar akdi, bu tarihten sonra ise 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı banka ve borcu üstlenen TMSF vekili, davacının davalıya yönelik iddiasında haksız olduğunun asıl davaya ilişkin kesinleşen mahkeme kararı ile anlaşıldığını, müvekkilinin davacının talimatına uyarak parayı havale ettiğini, usulüne uygun aciz vesikası alınmadığını, nedensiz zenginleşme iddiasının haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Fer'i müdahil İ. İplik Tekstil San. A.Ş. vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacının Sümerbank Denizli Şubesi'nde mevcut döviz hesabından 36.547 USD'nin Efektif Bank Off-Shore'a transfer edilmesi için 25.11.1999 tarihinde talimat verdiği, off-shore hesabına aktarılan paranın fiilen Kıbrıs'a gönderilmediğinin gerek işbu dosya gerekse ceza dosyası içeriğinden anlaşıldığı, toplanan paranın davalı bankanın hakim ortaklarına ait bir kısım şirketlere kredi olarak kullandırıldığı, yine off-shore hesaplarının açılması ve mudilerin bu hesaplara yönlendirilmesi yönünde yöneticilerin banka çalışanlarına emir ve talimatlar verdikleri, bu doğrultuda banka çalışanlarının mudilere off-shore hesabının avantajlı olduğu yönünde telkinlerde bulundukları ve yönlendirdikleri, bu durumda her ne kadar davacının hesabındaki paranın havalesi ile ilgili talimatı bulunsa da banka yöneticilerinin ve çalışanlarının yönlendirmesiyle davacının iradesi fesada uğratıldığından doğan zarardan davalı bankanın sorumlu bulunduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne, asıl davada 6.000 TL'nin 25.11.1999 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, birleşen davada 32.093,98 USD'nin 25.11.1999 tarihinden tibaren 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi uyarınca işleyecek yasal faizi ile birlikte borcu üstlenen TMSF'den tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı ve borcu üstlenen sıfatıyla TMSF vekili ile feri müdahil vekili temyiz etmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davalının sorumluluğunun BK’nın 41, 55 ve TTK’nın 336. maddelerinden kaynaklanmasına ve davacının zararının, parasını off-shore bankasından tahsil etme olanağının kalmadığının anlaşıldığı andan itibaren doğması nedeniyle zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren başlayacak olmasına göre feri müdahil vekilinin tüm, davalı ve borcu üstlenen TMSF vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. 2- Dava, davacı tarafından banka hesabına yatırılan paranın off-shore hesabına aktarıldığı iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir. Davacı tarafça 6.000 TL'nin tahsili için açılan davanın mahkemece reddine dair kurulan hüküm, Dairemizin 14.12.2010 gün, 2009/1764 E., 2010/12906 K. sayılı ilamı ile davacı yararına bozulmuştur. Bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılamada, davacı vekili bila tarihli dilekçesi ile asıl davada faiz istenilmesinin unutulduğunu belirterek talep edilen miktara faiz işletilmesini istemiş, mahkemece de hüküm altına alınan miktarın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline hükmolunmuştur. Ancak, 04.02.1948 tarih, 10/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da açıklandığı üzere bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, davacı vekili tarafından bozma sonrası yargılama aşamasında ıslah edilen ve davalı tarafça da muvafakat edilmeyen ıslaha konu faiz isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde asıl davada hüküm altına alınan alacağa faiz işletilmesi doğru olmamıştır.3- Ayrıca, zaman itibariyle dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 818 sayılı BK'nın 83. maddesi uyarınca yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir. Bu şekilde talepte bulunan alacaklının artık bu tercihinden dönerek borcun yabancı para olarak aynen ifasını istemesi mümkün değildir. Somut olayda da, davacı taraf asıl davada tercih hakkını kullanmış ve borcun Türk Lirası üzerinden ödenmesini istemiş, birleşen davada ise alacağın yabancı para üzerinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. O halde, mahkemece davacının, alacağın Türk Lirası üzerinden ödenmesi yönündeki tercihinden dönüp yabancı para üzerinden tahsil isteyemeyeceği gözetilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.4- Öte yandan, birleşen davada davacı tarafça iddia genişletilerek 32.100,58 USD'nin tahsili istenilmiş ve mahkemece de 32.093,98 USD'nin tahsiline karar verilmiş olmasına rağmen reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemiş olması da doğru olmamış, hükmün bu yönden de bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle feri müdahil vekilinin tüm, davalı ve borcu üstlenen TMSF vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ve borcu üstlenen TMSF vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı-borcu üstlenen TMSF yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,05 TL temyiz ilam harcının temyiz eden fer'i müdahilden alınmasına, 07.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.