Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2039 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9987 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 22/03/2012NUMARASI : 2012/18-2012/93Taraflar arasında görülen davada Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22.03.2012 tarih ve 2012/18-2012/93 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 04.02.2014 günü hazır bulunan davacı vekilleri Av. C. Ç. ve Av. C. G. ile davalı vekili Av. O. E. A. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi A. D. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı şirkete sigortalı bulunan müvekkiline ait konuta hırsız girdiğini, ekspertiz raporuna göre 207.578,20 TL zarar tespit edilmesine ve poliçesinin mutabakatlı olmasına rağmen ödeme yapılmadığını ileri sürerek, şimdilik 200.000 TL'nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı tarafın yeni dönem poliçesinin mutabakatlı olarak yapılmadığını, sigortalının konutuna değer tespiti için gidilmediğini, dava konusu olaydan 13,5 ay önce gerçekleşen ilk hırsızlık ile şimdiki hırsızlıkta çalındığı beyan edilen eşyaların kısmen aynı olduğunu savunarak, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, Dairemize ait 14.06.2011 tarihli ilama dayanılarak, davacının iyi niyetli olarak mağduriyetini ve eşyaların doğal sahipliğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava konut sigortası sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece verilen ilk kararda mutabakatlı poliçeye dayandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Dairemiz bozmasında ise öncelikle hırsızlık olayının aksinin davalı sigorta şirketi tarafından kanıtlanamadığı bildirilip davalı vekilinin temyiz itirazları reddedildikten sonra, dava konusu poliçenin mutabakatlı olmadığına değinilmiş ve çalındığı iddia edilen emtiaların poliçede tek tek yazılı olmasının, emtiaların sigortalıda bulunduğunun kabulü için yeterli olmadığı, sigortalı tarafından iktisap edilerek sigorta ettirildiğine yönelik ispat yükünün sigortalıda olduğunun kabul edilmesi gerektiği bildirilmiştir. Dolayısıyla hırsızlık olayının varlığı ve gerçekliği Dairemizce de kabul edilmiş ve kesinleşmiştir. Zararın varlığı bu şekilde ispat edildikten sonra mahkemece yapılacak iş, BK'nın 42. maddesi uyarınca davacıya çalındığını iddia ettiği malların kendisine ait olduğunu, diğer bir deyişle zararının miktarını ispat etmek, bu mümkün olmazsa hayatın olağan koşullarını ve halin mutat cereyanını nazara alarak onu adalete tevfikan tayin etmekten ibarettir. Mahkemece Dairemizin anılan bozması araştırmaya yönelik olduğu halde hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadan hüküm kurulmuştur. O halde mahkemece, yukarıda açıklandığı üzere davacıya zararının miktarını ispat imkanının tanınması, ispat edemezse BK'nın 42. maddesi uyarınca bir miktar tazminata hükmedilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.