MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) 39. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 28/04/2014NUMARASI : 2011/190-2014/96Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) 39. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/04/2014 tarih ve 2011/190-2014/96 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve M.. K.. dışındaki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; davalılarla birlikte diğer davalı A.. Ş..'ni kurduklarını, ancak yönetim kurulu üyesi olan davalıların hiç kar payı dağıtımı yapmadığını, karın yatırıma dönüştüğünü söylediğini, şirketin işleri iyi giderken davalıların keyfi ve kötü yönetimi nedeniyle şirketin zarar etmeye başladığı, içinin boşaldığı, şirket merkezinin de merdiven altı bir odaya taşındığını ve şirketi temsilen yönetici bile bulunmadığını, şirketin durumuna dair özel rapor düzenlettirdiğini ve şirketin muhasebe kayıtlarında usulsüzlükler olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek şirketin 2008-2009 yılındaki gerçek gelirinin ve karının tespiti ile bahsi geçen yıllara ait bilançoya ve resmi kayıtlara yansıtılmayan, kayden yok edilen aktif kalemlerin doğduğu veya yok edildiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketin yöneticisi olan davalılardan şimdilik 50.000 TL'lik kısmının TTK'nın 309. maddesi gereğince diğer davalı A.. Ş..'ne ödenmesine ve 2008-2009 yılı davacıya ödenmemiş olan kar payına isabet eden kısımdan şimdilik 10.000 TL'lik kısmının her yıla ait kar paylarının ödenmesi gereken tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesi suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili; şahıs davalılar yönünden davanın husumet yokluğu sebebiyle reddi gerektiğini, genel kurulca kar dağıtımına ilişkin bir karar alınmaksızın kar dağımı yapmanın mümkün olmadığını, şirket defterleri hakkında zayi kararı alındığını, ancak şirketin bir zararının da söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; şirketin yapmış olduğu sermaye artışı nedeniyle davalı gerçek şahısların sermaye artışında nakit olarak şirkete vermeleri gereken 847.890,15 TL ile sorumlu oldukları, bu tutarın 31.12.2007 tarihinde ödenmesinin kararlaştırıldığı halde ödenmemiş olduğu dolayısıyla bu bedele dava tarihine kadar tahakkuk ettirilen avans faizi oranı üzerinden faizinin 536.981 TL olduğu ve bu tutarın şirkete ödenmesi gerektiği, davacı davasını ıslah etmediği için taleple bağlı kalınması gerektiği; kar dağıtımı konusunda alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığı için bu talebin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının kar payına yönelik talebinin reddine, 50.000 TL'nin davalılardan tahsili ile A.. Ş..'ne ödenmesine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili ve M.. K.. dışındaki davalılar vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2- Davacı dava dilekçesi ile davalı şirketin 2008-2009 yıllarındaki gerçek gelirinin ve karının tespiti ile bahsi geçen yıllara ait bilançoya ve resmi kayıtlara yansıtılmayan yada kayden yok edilen aktif kalemlerin faiziyle birlikte gerçek kişi davalılardan şirket adına tahsilini istemiştir. Mahkemece alınan 18.02.2013 havale tarihli bilirkişi raporu ve 26.06.2013 tarihli ek raporda şirketin sermaye artış kararı gereği davalı gerçek kişilerin sermaye artışında nakit olarak şirkete vermeleri gereken 847.890,15 TL'yi halen ödemedikleri, bu bedele dava tarihine kadar tahakkuk ettirilen avans faiz üzerinden faizinin 536.981,00 TL olduğu, toplamda şirketin zararının 1.383.845,75 TL olduğu ve bunun şirkete ödenmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiş, mahkemece taleple bağlı kalınarak 50.000,00 TL talep edilen tazminata hükmedilmiş ise de; davacının dava dilekçesindeki tazminat talebinde, hükmedilen bu kaleme ilişkin bir talebi olmadığı, yargılama aşamasında bu tazminatın tahsiline ilişkin bir ıslah talebi de olmadığından sermaye arttırım taahhüdüne bağlı olarak şirketin zararı olduğu gerekçesiyle bu kaleme, hükmedilmesi doğru olmadığı gibi; davalı yönetim kurulu üyelerinin kendilerinin yerine getirmediği apel borçlarının şirkete verilmesi talebi, şirketin sermaye arttırımına ilişkin alacağı niteliğinde olup ortak olan davacı tarafından değil şirket tarafından talep edilebilecek bir alacak olduğu, "yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin tazminatın şirkete verilmesi talebi" kapsamında değerlendirilebilecek bir zarar olmadığı dikkate alındığında, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.3- Bozma sebep ve şeklinde göre, davacı vekilinin faiz talebine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin faize yönelik temyiz itirazının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davacı ve M.. K.. dışındaki davalılara iadesine, 17.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.