MAHKEMESİ : KDZ.EREĞLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/05/2013NUMARASI : 2009/294-2013/143Taraflar arasında görülen davada KDZ.Ereğli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/05/2013 tarih ve 2009/294-2013/143 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davacının B.. Kaneri isimli işyerinin sahibi olduğunu, Garanti Bankası Kdz.Ereğli Şubesinden kredi kartını aldığını, ayrıca tüketici kredisini kullandığını, müvekkilinin çok sayıda banka ile çalışan ve ticari itibarı en üst düzeyde olan bir tacir olduğunu, ancak yaşanan ekonomik kriz nedeniyle davalı bankadan kullanılan kredinin 31.12.2008 tarihinde ödenmesi gereken taksitinin 03.02.2009 tarihinde ödendiğini, diğer taksitlerin de düzenli ödenerek kredi borcunun kapatıldığını, ayrıca kredi kartı ödemesinde ise gecikme olmadığını, buna rağmen müvekkilinin F.., Yapı kredi Bankası ve Denizbank'a kredi başvurusu yaptığında Garanti Bankası tarafından hakkında idari takip başlatıldığı ve bu durumun Merkez Bankası'na bildirilerek tahditli konumuna getirildiğini öğrendiğini, müvekkilinin mal satın aldığı ve İstanbul'da faaliyet gösteren Golden Agent 2 firmasının müvekkili tarafından kendilerine verilen vadeli çekleri kullanacak oldukları kredi için F Şubesi'ne sunduklarını ve ilgili bankanın müvekkilinin tahditli olduğu gerekçesiyle ilgili çekleri kabul etmediğini, müvekkilinin ticari hayatının bitme aşamasına geldiğini, tarifsiz acılar çektiğini, 30 yıllık ticari hayatının temelinden sarsıldığını, davalı bankanın herhangi bir ihtar göndermeden ve temerrüde düşürmeden 42 gün geciken kredi taksiti nedeniyle hem de kredi kartı nedeniyle idari takip başlatarak durumu Merkez Bankası'na bildirerek müvekkilini tahditli duruma düşürdüğünü, müvekkilinin bu durum nedeniyle kendisi hakkında kanuni takip başlatmamaları için kredi kullandığı bankaları tek tek dolaşarak ekonomik durumunda bir bozulma olmadığını, ticari hayatına devam ettiğini izah etme ihtiyacı duyduğunu, tüm esnaf çevresinde müvekkilinin batmaya başladığının konuşulduğunu, bankanın tahdidin konulmasından itibaren 5 ay sonra Kdz.Ereğli 1. Noterliği'nin ihtarı akabinde kaldırdığını, müvekkilini 5 ay süre ile oyalayarak ikinci bir mağduriyete neden olduğunu ileri sürerek, 30.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında genel kredi sözleşmesi yapıldığını, bu kredi sözleşmesine dayanılarak 30.000 TL kredi kullandırıldığını, ticari kredinin 31.08.2008 tarihinden 31.10.2010 tarihleri arasında 18 aylık bir geri ödeme planının bulunduğunu, söz konusu bu kredinin ödenmemiş 4 taksitinin bulunduğunu, davacının 31.12.2008 tarihinde ödemesi gereken kredi borcunu ve 31.01.2009 tarihinde kredi borcunu gününü geçirerek 03.02.2009 tarihinde ödediğini, bankanın doğal olarak 2 arka arkaya iki taksitin vadesinde ödenmemesi sebebiyle idari takibe alındığını, müşteri ile bağlantı kurularak kullanılan kredinin taksitlerinin ödenmesi, aksi halde yasal yollara başvurulacağının hatırlatıldığını, bunun üzerine 03.02.2009 tarihinde ödeme yapıldığını, herhangi bir yasal takibe girişilmediğini, kredinin sadece izlemeye alınarak müşteri ile görüşüldüğünü, T.C. Merkez Bankası'na herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, manevi tazminat talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu kapsamında, her ne kadar davacı tarafça kredi kartı nedeniyle kanuni, tüketici kredisi nedeniyle idari takibe maruz kaldığını belirtmiş ise de özellikle Garanti Bankasından gelen 16.04.2013 tarihli yazıdan, dosya kapsamından ve davalı tarafın 25.01.2013 tarihli dilekçedeki beyanlarından, davacı Y.. T..'nın 7814114 numaralı tüketici kredisinin 31.12 .2008 ve 31.01.2009 tarihli taksitlerini süresinde ödemediği, bu nedenle 31.01.2009 tarihinde idari takibe alınmasına karar verildiği ancak bu borç sebebiyle idari takibe alınmak istenirken bir şekilde kredi kartı nedeniyle idari bildirim verilmek üzere Kredi Kayıt Bürosuna yazı yazıldığı, davacı hakkında bu şekilde bir tane kanuni takip şerhi oluşturulduğu, kanuni takip şerhinin oluşturulma tarihinin 31.01.2009 olduğu, bu dönemde davacının kredi için F.. T.. ve D..a yapmış olduğu bir kısım başvurular ve çeklerinin kabul edilmemesi sebebiyle durumu öğrendiği, bunun üzerine Garanti Bankası Kdz Ereğli şubesiyle görüştüğü kendisine bir yanlışlık olduğunun belirtilerek durumun düzeltileceğinin açıklandığı, sorun ortadan kaldırılmayınca davacının Garanti Bankası Genel Müdürlüğü ve Garanti Bankası Kdz.Ereğli Şube Müdürlüğü'ne durumun düzeltilmesi için 24.06.2009 tarih 6305 yevmiye numaralı ihtarnameyi keşide ettiği, bu ihtarnameden sonra 01.07.2009 tarihinde faks ile idari bildirim kaydının kaldırılmak istendiği, ancak başlangıçta yapılan yanlışlık nedeniyle durumun düzeltilmesi için kredi kartı bilgileri verilerek idari bildirim kaydının silindiği anlaşılmakla davalı tarafın hiçbir gecikme kaydı bulunmayan kredi kartından kanuni takip şerhi konulduğu, bu kaydı da tüketici kredisinden kaynaklanan gecikmiş kredi taksitlerinin 03.02.2009 tarihinde ödenmesinden yaklaşık 5 ay ve ihtardan bir kaç gün sonra 01.07.2009 tarihinde kaldırıldığı, bir an için davalının tüketici kredisi nedeniyle bildirm yapma hakkı bulunulduğu kabul edilse dahi tüketici ilgili taksitlerin ödenmesinden hemen sonra kaydın silinmesi icabettiği bu süreç içerisinde davacının yapmış olduğu kredi başvurularının geri çevrildiği, çeklerinin kabul edilmediği ve kamuoyunda batmak üzere olduğu şeklinde izlenim uyandığı, bu şekilde gerçek kişi tacir olan Y.. T..'nın ticari itibarının zedelendiği, kredibilitesinin zarar gördüğü, tarafların sosyal ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, olayın özellikleri ve hakkaniyet gereği bir tarafın zenginleşmemesi, diğer tarafın da fakirleşmemesi ilkelerinin dikkate alındığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 5.000 TL manevi tazminatın davalı bankadan tahsiline, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, taraflar arasındaki kredi sözleşmesi kapsamında, davacının kredi taksitini geç ödemesi nedeniyle davalı banka tarafından durumun Kredi Kayıt Bürosuna bildirilmesi nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkili ile davalı banka arasında genel kredi sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilinin aynı zamanda kredi kartı sözleşmesi dahilinde davalı banka tarafından verilen kredi kartını kullandığını, genel kredi taksitlerinden birinin geç ödenmesi nedeniyle Kredi Kayıt Bürosuna bildirimde bulunulması nedeniyle müvekkilinin bankalardan kredi kullanamadığını ve çeklerinin kabul görmediğini ileri sürmüş, mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya kapsamı itibari ile, taraflar arasında genel kredi sözleşmesi dahilinde davacıya kredi kullandırıldığı, bu kredinin taksitlerinden birinin 34 gün, bir diğer taksitin ise 3 günlük gecikme ile geri ödendiği hususu taraflar arasında çekişmesizdir. Bu gecikmeye dayalı olarak davalı banka tarafından Kredi Kayıt Kurumu A.Ş.’ne bildirimde bulunulmuş olup, borç olmamasına karşın bu bildirime kredi kartının da dahil edildiği anlaşılmaktadır. Ancak söz konusu bildirim az önce de değinildiği üzere davacının ödemesi gereken kredi borcunu vadesi geçtikten sonra, geç ödemesinden kaynaklandığından anılan işlemin yapılmasında her hangi bir usulsüzlük olmadığı gibi, bu işlemin davacının kişilik haklarına tecavüz olarak kabulü de mümkün değildir. Öte yandan, borç bulunmamasına rağmen, bildirime kredi kartının da dahil edilmesinin sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Kaldı ki, ilgili kredi taksitlerinin ödenmesinden sonra düzenli olarak yapılan ödemelerin ardından davalı banka tarafından gerekli girişimlerde bulunularak kaydın kaldırılması sağlanmıştır. O halde, mahkemece davacı tarafça açılan davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde kabul hükmü kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 12.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.