Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19583 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 560 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : SİNOP 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/11/2013NUMARASI : 2013/190-2013/113Taraflar arasında görülen davada Sinop 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/11/2013 tarih ve 2013/190-2013/113 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 09.12.2014 günü hazır bulunan davacı asil H.. A.. ile davalı vekili Av. A.. S.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Bilir tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı şirket ortaklarından olan muris Ö..A..ın 13/11/2009 tarihinde ölmesi nedeniyle müvekkilinin oldukça zor günler yaşadığını, eşinin ölümünün üzerinden henüz bir ay dahi geçmeden 05/12/2009 tarihinde aile büyüklerinin de baskısıyla firmaya dair tüm yetkilerini ortağı olan A.. A..'a şirketin vergi ve sigorta borçlarının, aile geçimlerinin ve kızının üniversite masraflarının karşılanması şartlarıyla verdiğini, imza yetkilerinin devrinden sonra 4-5 ay müvekkilime hiç bir ödeme yapılmadığını, ancak davalının müvekkiline hiçbir ödeme yapmadığı gibi şirketin ödemesi gereken veraset ve intikal vergilerini geciktirilmesi nedeniyle ceza ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin yıllardır bu tutuma ses çıkarmadığını, çünkü bir yandan da vergi borçları ödendiği için şirketin durumunun zorda olduğu düşüncesiyle hareket ettiğini, kendisine para yok borç ödüyoruz dediklerini, ancak davalının üzerine gayrimenkuller aldığını, şirketin oldukça yüklü vergi borcu olup halen K.. Tüp ve D.. Oil'e benzin mazot anlaşması yapılmış olup ticari ilişkilerin devam ettiğini, bu durumda müvekkilinin şirketin feshini talep etmesinin söz konusu olamayacağını ileri sürerek davalının imza yetkilerinin alınarak müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin şirketi maksat ve mevzuuna uygun olarak yönettiğini, davacıya her zaman yapılan işler ile ilgili bilgi verildiğini, davacının yönetimle ilgilenmediğini, sürekli para istemesi nedeni ile müvekkilinin şirketin vergi borçlarını dahi ödeme imkanını bulamadığını, davacının kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre limited şirketler her ne kadar sermaye şirketi iseler de 2 ortaklı bir limited şirkette ortaklar arasında güven ve itimat duygularının bulunmasının esas olduğu, tarafların bir araya gelmedikleri ve güven duygusunun ortadan kalktığı, böylece şirketi temsile tek yetkili, aynı zamanda şirketin %50 hisseyi temsil hakkı (çocuklar ve kendi hesabına) bulunan davacının bu şekilde ortaklığı sürdürmesinin mümkün olamayacağı kanaatine varıldığından, davacının istemi doğrultusunda haklı sebebin varlığı kabul edilerek, davalının Petrol ve İnş. Ltd. Şti'ndeki yönetim, temsil ve imza yetkisinin kaldırılmasına, .. Petrol ve İnş. Ltd. Şti. adına davacı tarafça verilmiş olan imza yetkilerinin davacıya iadesine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, haklı nedene dayalı limitet şirketin müdürünün azli ve davalıda olan imza yetkilerinin davacıya iadesi istemine ilişkindir.Tarafların .... Petrol ve İnş. Ltd. Şti.nin ortakları oldukları, davalının bu şirketin müdürü olduğu ve halen görevine devam ettiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Çekişme, müdür olan davalının bu görevinden azlini gerektirir haklı nedenin var olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mülga 6762 sayılı TTK’nın 543. maddesinde, ortaklara ait idare ve temsil yetkisinin kaldırılması hakkında, kolektif şirketlere dair 161. ve 162. madde hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Başka bir anlatımla, haklı sebeplerin varlığının iddia ve ispat edilmesi halinde, mahkemece müdürün yetkisinin sınırlandırılması veya tamamen kaldırılması mümkündür. Haklı sebep, kanunda tanımlanmamıştır. Somut olayın özelliğine göre hakim haklı sebebin varlığını takdir edecektir. Haklı sebep, genel olarak limitet şirketin idare ve temsil yetkisinin kullanılmasında basiretsizlik, ağır ihmal ve benzeri haller olarak sayılabilecektir. Bu nedenle davacı, öncelikle azli veya temsil yetkisinin sınırlandırılmasını gerektiren haklı sebeplerin varlığını ispat etmek zorundadır. Mahkemece tanıklar dinlenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme karar vermeye yeterli değildir. Zira, davacı vekilince dava dilekçesi ve ekinde sunulan, davadan önce davalıya çekilen 08.02.2012 tarihli ihtarda; 05.12.2009 tarihli ortaklar kurulu kararı ile davalının 10 yıl süre ile şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili kılınmış ise de, o tarihten bu yana şirket işleyişine ilişkin bilgi vermediği, şirketin karının yüksek olmasına rağmen şirketin vergi ve sigorta borçları dahil borçlarının ödenmediği, şirket varlığında artış olmadığı, şirketin gelirlerinin davalı tarafından şahsi harcamalarında kullanıldığı, davacıya şirketin geliri fazla olmasına rağmen ödemeler yapılmadığı iddia edilmiş ve iddialar dava dilekçesinde tekrar edilerek dava açılmıştır. Bu itibarla mahkemece, dava dilekçesindeki ve 08.02.2012 tarihli davacı ihtarında belirtilen iddialar üzerinde durulmak, şirket kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak ve sonuçta davalının vazifenin yerine getirilmesinde basiretsizlik, ağır ihmal veya idarede iktidarsızlık gibi muhik sebeplerin gerçekleşip gerçekleşmediği tesbit edilmek, sonucuna göre karar verilmek gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.Ayrıca, mahkemece davanın subut bulup bulmaması doğrultusunda davalının azli yada davanın reddine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, mahkemece müdür atanacak şekilde davalıda olan imza yetkilerinin davacıya iadesi şeklinde karar verilmesi de doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 11.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.