MAHKEMESİ : ALANYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/01/2014NUMARASI : 2013/92-2014/23Taraflar arasında görülen davada Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/01/2014 tarih ve 2013/92-2014/23 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, Alanya 2 İcra Müdürlüğü'nün 2012/4725 esas sayılı dosyasının dayanağı olan 9.766 € miktarlı senetten anlaşılacağı üzere müvekkili ile davalının borçlu göründüklerini, müvekkilinin kefil durumunda olmasına karşın senet üzerinde müşterek müteselsil borçlu gibi göründüğünü ileri sürerek, müvekkilinin ilgili icra dosyasına yaptığı 31.000,00 TL'nin yarısı olan 15.500,00 TL'nin müvekkilinin son ödeme yaptığı 25/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, icra dosyasına konu senetteki borcun tamamının davacıya ait olduğunu, davacının kefillik sıfatının olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamına, toplanan delillere ve düzenlenen bilirkişi raporuna göre, davacı ve davalının takip konusu senedin keşideci kısmına birlikte imza attıkları, imzaların istiklali prensibi gereğince borcun tamamından hamile karşı ayrı ayrı sorumlu oldukları, senet metninden ve emredici kanun hükümlerinden aksi anlaşılmadığından aralarında müteselsil borçluluk olduğu, davacının Alanya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/4725 esas sayılı dosyasına toplam 31.000,00 TL ödeme yaptığı, yaptığı ödemenin yarısını davalıya rücu etme hakkının olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile; 15.500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1.Dava, müşterek borçlu olunan senedin davacı tarafından ödenmesi nedeniyle diğer borçlu davalıya rücu istemine ilişkin olup, davalı borcun tamamının davacıya ait bulunduğunu, kendisine rücu edilemeyeceğini savunmuş ve yargılama aşamasında yemin deliline dayanmıştır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davalı tarafa yemin delilinin hatırlatılmaması doğru olmamış, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.2. Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 11/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.