MAHKEMESİ : BALIKESİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/03/2013NUMARASI : 2012/296-2013/119Taraflar arasında görülen davada Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/03/2013 tarih ve 2012/296-2013/119 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalıların müvekkili şirketin eski genel müdürü ve muhasebe müdürü olduklarını, davalıların görev yaptıkları dönemde, davacı şirketin hakim ortağı olduğu dava dışı şirkete ait aracın yine dava dışı kişiye satışı yapılmasına rağmen, araç satışı nedeniyle davacı şirketin 53.650,00 TL borçlandırıldığını ve bunun gizlenmesi için davalılar tarafından bir takım usulsüz işlemler yapıldığını, davalıların davacı şirket zararından TTK'nın 341. maddesi gereğince sorumlu olduklarını ileri sürerek 53.650,00 TL'nin tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilleri, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; 6762 sayılı TTK'nın 341. maddesi uyarınca anonim şirket adına idare meclisi hakkında ancak genel kurul tarafından bu hususta karar verilmesi halinde murakıplar tarafından dava açılabileceği, davacı şirket adına davayı açan kişilerin murakıp olmadığı gibi genel kurul tarafından dava açılması hususunda alınmış bir karar da mevcut olmadığı bu nedenle dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, davacı şirketin eski genel müdür ve muhasebe müdürü olan davalıların görev yaptıkları dönemde şirkete verdikleri zararın tazmini istemine ilişkin olup, yukarıdaki özetten de anlaşılacağı üzere, mahkemece 6762 sayılı TTK'nın 341. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeleri hakkında ancak, genel kurul tarafından bu hususta karar verilmesi halinde, murakıplar tarafından dava açılabileceği, işbu davayı açanın murakıplar olmadığı gibi bu hususta alınmış bir genel kurul kararı da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak anılan düzenleme, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin olup, dosya kapsamından davalıların davacı şirketin yönetim kurulunda yer alıp almadıkları anlaşılamamaktadır. Bu itibarla mahkemece davalıların görev yaptıkları dönemde, yönetim kurulu üyesi sıfatı bulunup bulunmadığı belirlenmeksizin, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olamamış kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 05.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.