ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13/03/2014 tarih ve 2012/120-2014/75 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili asıl ve birleşen davada, davalılara ait gemide çarkçıbaşı, yağcı, telsiz zabiti, üçüncü makinist, 2. ve 3. kaptan, vardiya zabiti olarak görev yapan davacıların hizmet sözleşmelerinin davalı tarafça ekonomik nedenlerle işçi çalıştıramayacağı gerekçesiyle feshedildiğini, davacıların ücret ve diğer işçilik haklarının ödenmediğini ileri sürerek; davacıların hesaplanan alacakları ve faizi üzerinden ... gemisi üzerinde kanuni rehin hakkı tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; gemi üzerinde kanuni rehin hakkı tesisi talebinin alacaktan bağımsız olarak ileri sürelemeyeceği, davalılar ...hakkında açılan davaların takip edilmediği gerekçesiyle; davalı ... hakkındaki asıl ve birleşen davaların reddine, diğer davalılar hakkındaki davaların HMK'nın 150/5. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.1- Hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 186. maddesi uyarınca, tarafların tüm delilleri toplanıp inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra, hakimin, aynı Yasa'nın 298. maddesi uyarınca, kararı gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu 297. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada Yasa'nın 294/4 fıkrası hükmüne dayanılarak, zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde, HMK'nın 297'nci maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa karar yazıp tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin, artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa'nın 141. maddesi ile HMK'nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, yargıcın ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Somut olayda mahkemece, kısa kararda, “...davacının asıl ve birleşen davasının reddine...” karar verilmiş iken, gerekçeli kararda “...Asıl davada; 1-Davacının 3 nolu davalı ... hakkındaki davasının reddine, 2-1 nolu davalı ... hakkındaki davanın HMK 150/5.maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, 3-2 nolu davalı ... hakkındaki davanın HMK 150/5. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına,... Birleşen davada; 1-Davacının 1 nolu davalı ... hakkındaki davasının reddine, 2-2 nolu davalı ... hakkındaki davanın HMK 150/5.maddesi gereğince açılmamış sayılmasına,...” şeklinde hüküm kurulduğu görülmüştür. Bu durum karşısında, kısa ve gerekçeli kararlar arasında çelişki oluştuğundan, mahkemece 10.04.1992 gün ve 1992/7 Esas, 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde, bu kısa kararla bağlı kalınmadan, yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. 2- Bozma neden ve şekline göre, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.