MAHKEMESİ : İSKENDERUN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/05/2014NUMARASI : 2011/163-2014/430Taraflar arasında görülen davada İskenderun 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 09/05/2014 tarih ve 2011/163-2014/430 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 24/10/1995 tarihinde akdedilen sözleşme uyarınca 5.164,14 mt miktarındaki ağır hurda demirin (HMS1) Yemen’den ihraç edilerek davalının sahasına teslim edildiğini, ancak müvekkilinin acentesi davadışı B.. Ltd. Şti’nin mahkemeden talep etmesi üzerine sözü geçen hurda yükünün 1000 mt’lik kısmı üzerinde bu şirket lehine rehin ve hapis hakkı tanındığını, bunların davalıya yediemin olarak teslim edildiğini, daha sonra müvekkili ve davalı Y...A.Ş. tarafından açılan menfi tespit davası ve bu davada verilen kararı takiben taraflar arasında varılan sulh uyarınca davadışı şirketin alacağının 31.000 USD olarak belirlendiğini, bunun sonucunda müvekkili tarafından davalı Y.. A.Ş’ne gönderilen ödeme talimatı ile, 1000 mt demir bedel alacağından mahsup edilmek üzere, davalı tarafından davadışı şirkete ödeme yapıldığını, davalı tarafından bakiye 1000 mt hurda demirin bedeli sözleşmede belirtilen birim fiyattan hesaplanarak müvekkiline 102.700 USD ödendiğini, bunun eksik bir ödeme olduğunu, zira alım-satım anlaşmasına göre ifa tarihindeki fiyatlar üzerinden ödeme yapılması gerektiğini, davalının kötüniyetli olduğu gibi rehinli ve hapisli olmasına rağmen kendisine yediemin sıfatıyla teslim edilen hurda demiri piyasa fiyatı yükselince fabrikasında eriterek sattığını ve sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek şimdilik 10.000 TL’nın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında talebini 171,266,00 TL olarak ıslah etmiştir.Davalı vekili, 1000 mt hurda ile ilgili olarak geç ödeme yapılmasında müvekkili şirketin hiçbir kusuru bulunmadığını, tedbir konulmasına davadışı acentenin davacı şirketten alacaklı olmasının yol açtığını, davacının borcunu ödeyememesi nedeniyle uzun süre ihtiyati haciz ve rehnin 1000 mt hurda üzerinden kaldırılamadığını, davacının ödeme talimatı üzerine dava dışı şirkete ve icra dosyasına gerekli ödemenin müvekkilince yapılarak 1000 mt hurda üzerindeki tüm tedbirlerin kaldırıldığını, talimat üzerine yapılan ödemeler mahsup edildikten sonra kalan bakiye 102.000 USD’nin davacı şirketin gösterdiği banka hesabına ödendiğini, davacı şirketin ihtirazi kayıt koymaksızın bakiye bedeli tahsil ettiğini, müvekkilinin borcunun bulunmadığını, savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki 24/10/1995 tarihli, ihracata ilişkin, sözleşme gereği davalı tarafından satın alınan, ancak davacının borcun nedeniyle üzerine kanuni rehin hakkı konarak davalıya yediemin olarak teslim edilen, 1000 ton hurda emtiası için davalının 30.11.2004 tarihinde, anılan sözleşmede belirtilen değere göre ödeme yaptığı ancak davacının 30.11.2004 tarihindeki hurda emtiasının bedelini isteyebileceği, davalının dava konusu hurda emtiası için yapması gereken ödemenin 171.266,68 (171.266.678,000) TL olacağı, davacının dava açarken 10.000 TL talep ettiği, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı, ek bir dava ile fazlaya ilişkin kısım için talepte bulunulabileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 10.000 TL'nin tahsiline, fazlaya ilişkin talebin usulden reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2-Dava, taraflar arasında akdedilen 24.10.1995 tarihli sözleşme uyarınca davacı tarafından yurt dışından ithal edilecek demir hurdasının davalıya satılacağı ancak, davacının dava dışı acentesine olan borcu nedeniyle mahkeme kararı ile ithal edilen hurda demir yükünün 1.000 tonluk kısmı üzerine acente lehine rehin ve hapis hakkı tanındığı, daha sonra açılan davalar sonucunda acentenin davacı ile sulh olduğu, davacı tarafından davalıya 03.11.2004 tarihli ödeme talimatı gönderildiği ve bu talimata göre, 1.000 ton hurda demir bedelinden mahsup edilmek üzere davalı tarafından dava dışı şirkete 31.000 USD ve icra tahsil harcının düşülerek davacıya 102.700 USD ödendiği, oysa ifa tarihindeki fiyatlar üzerinden davacıya ödeme yapılması gerektiği, 8 yıl önceki fiyat üzerinden haksız yere noksan bedel ödediği, ayrıca davalı firmanın rehinli ve hapisli olmasına rağmen 1.000 ton hurda demiri fiyatlar yükselince fabrikasında eriterek sattığı, haksız kazanç elde ettiği iddiasına dayalı hurda demirin yeni bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine dair verilen ilk karar Dairemizin 4814/3930 E/K sayılı bozma ilamıyla, mahkemenin davanın reddine dayanak yaptığı 03.11.2004 tarihli ödeme talimatının davacının bu davaya konu ettiği alacağını sona erdiren mahiyette bir ibraname niteliğinde bulunmadığı gibi, davacının ödeme tarihindeki miktarı istemesi şayet varsa fazla alacağını ortadan kaldıran bir belge niteliğinde olmadığı, davacının ödeme tarihindeki bedeli isteyip isteyemeyecği hususunun tespiti için, davalıya yediemin sıfatıyla teslim edildiği tarihte hurda demirin mülkiyetinin kime ait olduğunun, taraflar arasındaki satışın şekli de nazara alınmak suretiyle, değerlendirilip oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmek üzere bozulmuştur. Ancak mahkemece, Dairemizin anılan bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde, dava konusu hurda emitasının davalıya yediemin olarak teslim ediliği tarihte mülkiyetinin kime ait olduğu konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadan, davacının ödeme tarihindeki miktarı isteyebileceği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.