Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19356 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 372 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 24/09/2013NUMARASI : 2011/134-2013/598Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/09/2013 tarih ve 2011/134-2013/598 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 09/12/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. P.. E.. ile davalı vekili Av. Ta.. B. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalının, müvekkilinin ad ve soyadıyla benzer borçulu hakkında başlattığı takip sonucu haciz işlemi sonucu kamyonunun Ankara'dan İstanbul'a yük taşırken Balıkesir İl'i sınırları içinde trafik ekiplerince yakalanması sonucu parka çekildiğini, yükün tesliminin başka araçla yaptırmak zorunda kaldığını, ekstra masraflar yaptığını, ıspanak yükünün bu nedenle hasara uğradığını, devamlı taşıma işini yaptığından gelir kaybının oluştuğunu, manevi zarara uğradığını ileri sürerek, şimdilik 500.00 TL maddi ve 30.000.00 TL manevi zararın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir .Davalı vekili, müvekkiline kusur izafe edilemeyeceğini, takip sonrasında haciz talebinin icra memurluğuna yapıldığını, Pol-Net sisteminden davacı adına kayıtlı aracın haczedildiğini, daha sonra yakalama istendiğini, müvekkilinin araçla ilgili bilgi sahibi olmadığını, davacının müvekkili ile irtibata geçmesi sonrasında isim benzerliği olduğunun anlaşılması üzerine, aynı gün haczin kaldırıldığını, tazminat isteminin yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, istemin haksız fiilden kaynaklanan tazminata ilişkin olduğu, davalının davacı ile aynı ad ve soyadlı kişi hakkında icra takibi başlattığı, bu takip nedeniyle davacı aracının kaydına haciz tatbik ettirdiği, daha sonra aracın trafik ekiplerince yakalandığı, işlemin sehven yapıldığı gerekçesiyle davalının talebiyle haciz ve yakalama işlemine son verildiği, bu işlem nedeniyle davacının maddi zararının bilirkişilerce tespit edildiği, manevi tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 1.650.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, her ne kadar davalı vekili icra takip talebinde davacı ile aynı ad ve soyadlı dava dışı kişinin kimlik numarasını açıkça belirtmiş ise de sonraki aşamalarda kimlik numarası belirtmeden haciz ve yakalama talebinde bulunmuş olmasına, tespit edilen hacizli aracın gerçek borçluya ait olup olmadığını araştırmamış bulunmasına, yapılan işlemlerde kusurunun olmasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamları dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, haksız haciz iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Davalının, davacının ad ve soyadıyla aynı borçlusu aleyhine icra takibi başlattığı, bu takipte davacının aracına haciz konulduğu, taşıma işiyle uğraşan davalı aracının Salihli-İstanbul arasında ıspanak emtiası taşırken yine davalının talebine bağlı olarak emniyetçe trafikten men edilerek bağlandığı, başka araçla davacının taşımayı tamamladığı hususları uyuşmazlık konusu değildir. Mahkemece, yazılı şekilde maddi tazminatın tahsiline karar verilmiştir. Davacı maddi tazminat istemini fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 500.00 TL'lik kısmını dava etmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının maddi zararı 1.651.00 TL olarak belirlenmiş, yazılı şekilde 1.650.000 TL'ye hükmedilmiştir. Ancak, davacı tarafın bu yönde bir ıslah istemi olmamıştır.Bu durum karşısında, davacının talebinin aşılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.3-Mahkemece yazılı tutarda manevi tazminata hükmedilmiştir. Ancak, manevi tazminat, 22.06.1966 tarih ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da etraflıca açıklandığı üzere, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarar uğrayanın manevi ısdırabını bir nebze dindiren, ruhsal tahribatını onaran bir araçtır. Manevi tazminatın kapsamını takdir hakkı, kural olarak yargıca aittir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, hak ve adalete uygun davranmalı, hukuk biliminden yararlanmalı, toplumun sosyal, ekonomik ve moral yapısını ve özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Takdir edilecek tutar, bir yandan manevi acıları gidermeli, kamuoyu ve sosyal vicdanda kabul görmeli, diğer yandan ise zarar gören açısından zenginleşme aracı olmamalıdır. O halde, zararın meydana geldiği tarih, oluş şekli, zarar görenin konumu, haksız haczin boyutu ve somut olayın diğer özellikleri dikkate alınarak daha makul oranda davacı yararına manevi tazminata karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması da yanlış olmuş, kararın bu yönüyle de davalı yararına bozulması gerekmiştir.4-Davacı vekili, haksız haciz sonrası yakalanan araçtaki yükün teslimi nedeniyle ayrıca dava dışı İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş.'ye araç geçişi için ödeme yaptığını da ileri sürmüş olup, bu kalem zarar bakımından olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapılmadan hüküm kurulması da doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin her bir yandan alınarak yekdiğerine verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 09/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.