MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATIYLA)Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/06/2014 tarih ve 2013/260-2014/224 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile davalı banka arasında imzalanan tarımsal kredi sözleşmesine istinaden davalı bankaca gereğinden fazla kesinti yapıldığını, talep etmediği halde resen azami hadden hayat sigortası kesintisi yapıldığı gibi kredi miktarının da olduğundan fazla gösterilerek 1.566 TL kesinti yapıldığını, ayrıca komisyon adı altında 2.625 TL, dönemsel komisyon tahsilatı adı altında 1.050 TL ve 900 TL fazladan faiz alındığını ileri sürerek, fazladan ödenen tutarların davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, yapılan işlemlerin mevzuata uygun ve kesintilerin yasal olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının davalı bankadan çektiği kredinin 4077 sayılı Yasa'nın 1. maddesindeki amacı ile 2. maddesindeki kapsamı ve 10. maddesi uyarınca değerlendirildiğinde tüketici kredisi sayılamayacağı, davacıdan 242,50 TL fazla hayat sigortası primi, 1.050 TL dönemsel komisyon tahsilatı, 838 TL fazla faiz tahsilatı yapıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, davacının davalı bankadan kullandığı tarımsal krediye dayalı olarak haksız tahsil edildiği ileri sürülen komisyon ve masrafların tahsili istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 4/f. maddesine göre bankacılık işlemleri mutlak ticari davalardandır. Bu anlamda davanın 4077 sayılı Yasa ile ilgisi olmayıp davanın niteliğine göre görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu, ticaret mahkemesinin bulunmadığı yerler bakımından ise asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunun kabul edilmesi gerektiği açıktır. Bu durumda mahkemece, tüketici mahkemesi sıfatıyla davayı görüp tüketici mahkemesi sıfatıyla karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyizi itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.