MAHKEMESİ : KARAKOÇAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/01/2014NUMARASI : 2012/615-2014/58Taraflar arasında görülen davada Karakoçan Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/01/2014 tarih ve 2012/615-2014/58 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın Karakoçan Şubesi'nde vadeli mevduat hesabı açtırarak bu hesaba 60.000 EURO yatırdığını, buna ilişkin hesap cüzdanının müvekkiline teslim edildiğini, daha sonra anılan şubede ortaya çıkan usulsüzlükler üzerine müvekkilinin hesabını kontrol ettiğini ve hesabında yalnızca 10.000 EURO bulunduğunu öğrendiğini, hesapta bulunmayan paradan davalı bankanın sorumlu olduğunu ileri sürerek, şimdilik 10.000 TL'nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 19.12.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 169.934,37 TL'ye yükseltmiştir.Davalı vekili, davacının iddiasını hesap cüzdanına dayandırdığını, oysa müvekkili bankanın kayıtları ile davacının elinde bulunan banka cüzdanındaki bilgilerin örtüşmediğini, banka mevzuatına aykırı biçimde düzenlenen banka cüzdanının, bankadaki mevduatı kanıtlayıcı bir belge olarak kabul edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı banka nezdinde bulunan parasının rızası ve bilgisi dışında banka çalışanı H.. Ç. tarafından alındığı, adı geçen hakkında savcılık soruşturması yapıldığı gibi davalı banka müfettişinin raporunda da, davacının parasının banka çalışanı tarafından alındığının belirtildiği, davalı bankanın kendisine tevdi edilmiş parayı özenli bir şekilde muhafaza edemediği, bu sebeple kusurlu ve davacının zararından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 169.034,37 TL'nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, dava dışı banka çalışanı tarafından davacının hesabından usulsüz para çekildiği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacı tarafça, hesaba 60.000 EURO yatırılmasına karşın yalnızca 10.000 EURO'nun bulunduğu ileri sürülerek 10.000 TL'nin faiziyle birlikte tahsili istenilmiş, ıslah yoluyla talep 169.934,37 TL'ye yükseltilmiştir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nun 105. vd maddelerinde dava çeşitleri düzenlenmiş olup aynı Kanun'un 109/1. maddesinde kısmi dava başlığı altında, talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının dava yoluyla ileri sürülebileceği düzenlenmiş, ikinci fıkrasında ise talep konusunun miktarının taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olması halinde kısmi davanın açılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan maddenin gerekçesinden de anlaşılacağı üzere Yasakoyucu, böyle bir durumda, yani talep konusunun miktarının, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olduğu hallerde, davacının kısmı dava açmakta dava şartlarından olan hukuki yararının bulunmadığını kabul etmiştir. Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde, davacı tarafça hesaba 60.000 EURO yatırıldığı ancak hesapta yalnızca 10.000 EURO bulunduğu ileri sürülerek dava dilekçesinde şimdilik 10.000 TL'nin tahsili istenilmiştir. Bu haliyle dava, kısmi dava niteliğinde olup talep konusunun miktarı açıkça belirli bulunduğundan HMK'nun 109/2. maddesi uyarınca böyle bir durumda kısmi dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından mahkemece, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esasına girilerek hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın re'sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek bulunmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 05.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.