Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1879 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 294 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : HENDEK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/04/2012NUMARASI : 1999/189-2012/241Taraflar arasında görülen davada Hendek Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25.04.2012 tarih ve 1999/189-2012/241 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı Ş.. K.. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkillerinin %20 oranında hisse sahibi bulundukları davalı şirketin hakim ortaklarının şirketi zarara uğrattıklarını, elde edilen gelirlerin şirkete aktarılmadığını, 07.05.1999 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında yönetimin ve hesapların ibrasına ilişkin oylamaya müvekkillerince muhalefet şerhi konulduğunu, şirket hesaplarının müvekkillerince incelenmesinin engellendiğini belirterek 07.05.1999 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan hesapların, bilançonun, yönetim kurulu ve murakıpların ibrasına ve hisse devirlerine ilişkin kararların iptaline, şirket zararının tespiti ile zarara yol açanlardan kusurları oranında tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Ş. S. K. vekili, davacı taraf iddialarının gerçek dışı olduğunu, iptali istenen genel kurul toplantısının yasalara uygun olarak yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketçe defter ve belgelerin kaybolduğu, zayi belgesi alınması yolunda herhangi bir başvurunun saptanamadığı, genel kurulda alınan kararların afaki iyi niyet kurallarına aykırı olup çoğunluğun yetkisini kötüye kullanarak azınlığın ve münferit pay sahiplerinin haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 07.05.1999 tarihli genel kurul kararlarının iptaline karar verilmiştir. Kararı, davalı Ş.. K.. vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, anonim şirket genel kurul karar iptali istemine ilişkindir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK'nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın, kısa karara uygun olması gerekmektedir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır. Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 tarih ve 1991/7 esas, 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.Somut olayda mahkemece kısa kararda davanın kabulü ile 07.05.1999 tarihli genel kurul kararının iptaline karar verilmiştir. Ancak, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, ''davanın kabulüyle, H. M. Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin 07.05.1999 tarihli genel kurul kararının iptaline'' şeklinde hüküm kurulduktan sonra hüküm fıkrasının 7 nolu bendinde ''fazlaya ilişkin taleplerin reddine'' denilmiş ve gerekçe bölümünde ''...her ne kadar davalı olarak Ş. S. K. ve C.. E.. da gösterilmiş ise de, genel kurul kararlarına karşı açılan iptal davasında davalı, anonim şirket tüzel kişiliği olup, şirketi de dava da yönetim kurulu temsil edeceğinden husumet düşmeyen bu davalılar yönünden davanın reddi ve fazlaya ilişkin taleplerin reddi'' denilmek suretiyle hüküm fıkrasının 7 nolu bendindeki reddedilen fazlaya ilişkin kısmın açıklaması yapılmıştır. Buna göre, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılmadığı, husumet yönünden kısa karar ile gerekçe karar arasında çelişki yaratılmış olduğu anlaşılmakla, bu yönden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı Ş. S. K. vekili'nin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Ş. S. K. davalı Ş.. K.. vekilinin temyiz itirazlarının bozma sebep ve şekline göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.