Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1860 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 12632 - Esas Yıl 2009





Taraflar arasında görülen davada (İzmir Sekizinci Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce verilen 04.12.2008 tarih ve 2008/30-2008/502 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacılar vekili İle davalı Ahmet, M.AİÎ, Aydın ve Burcu vekilleri tarafından istenmiş olmakla, temyiz dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan ve dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacılar vekili, 06.10.2006 tarihinde davalı A... A... T... Sigorta Ş. tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan, davalı M.Ali'nin maliki, davalı Ahmet'in sürücüsü olduğu 35 ... 90435 plaka sayılı okul servis aracının, üç şeritli otoyolda Bornova'dan Gaziemir yönüne seyir halindeyken, lastiğinin bakımsızlık nedeniyle patladığını, davalı sürücü Ahmet'in yönetimi altındaki aracı, hatalı olarak, yolun sol kenarına ve yarım çapraz şekilde yanaştırmak suretiyle durduğunu, araç durana kadar uzun süre patlak lastikle jant üzerinde yol aldığından, sürtünme nedeniyle oluşan dumanın ve yanık kokusunun açık olan araç pencerelerinden içeri girdiğini, bu durumun araç içerisindeki öğrencileri paniğe sürüklediğini, davalı sürücü Ahmet'in, aracın durduğu yerin otoyolda olması nedeniyle öğrencilerin araçtan inmesinin tehlike yaratacağını öngöremeyerek ve öğrencileri araçtan inmemeleri yönünde uyarmayarak 2918 sayılı Kanun'un 58. maddesinde düzenlenen indirme-bindirme kurallarını ihlal ettiğini, sağ ön kapıyı açtığını, öğrencileri bir an önce aracı terk etmeleri yönünde yönlendirdiğini ve araçtan indirdiğini, bu esnada, davalı Aydın'ın maliki, davalı Burcu'nun sürücüsü olduğu, davalı A... Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan 09 ... 702 plaka sayılı aracın, davalı sürücü Burcu'nun otoyol üzerindeki lastik parçalan ve servis aracını görmesi üzerine hızını azaltıp, uygun şeritte yoluna devam etmesi gerekirken, hızını azaltmayarak ve hatta gözünü kapatarak 35 ... 90435 plaka sayılı aracın açık vaziyetteki sağ ön kapısı ve servis aracından inen öğrenciler Ozan ile davacılardan Aziz ve Fatma'nın çocukları, Saliha'nın kardeşi olan Sabiha'ya çarptığını, kaza sonrasında Sabiha'nın vefat ettiğini ileri sürerek, davacı Aziz için 10.000,00 YTL maddi, 50.000,00 YTL manevi, Fatma için 20.000,00 YTL maddi, 50.000,00 YTL manevi, Saliha için 20.000,00 YTL manevi tazminatın olay tarihinden İtibaren yasal faizi ile birlikte (davalı sigorta şirketleri poliçe teminat limitleri dikkate alınarak, sadece maddi tazminattan sorumlu tutulmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı M.Ali vekili, kazada asli ve tam kusurlu tarafın davalı Burcu olduğunu, davalı sürücü Ahmet'in, yönetimi altındaki aracın sol ön lastiğinin aniden ve beklenmedik şekilde patlaması sonrasında aracını tecrübeli bir sürücünün yapması gerekenleri uygulayarak güvenli bir şekilde durdurduğunu, dörtlü ikaz lambalarını yaktığını ve öğrencilere gerekli uyarıları yaptıktan sonra daha emniyetli olan ön kapıdan inmelerini sağladığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı Burcu vekili, müvekkili yönünden ileri sürülen iddiaların tama-miyle gerçek dışı olduğunu, kazanın oluşumunda davalı Ahmefin asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusuru bulunmadığını, davacı tarafça talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının da fahiş olduğunu belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı A... A... T... Sigorta Şirketi vekili, müvekkili şirket tarafından tanzim edilen 4661466 no.lu poliçenin davalı M.Ali'ye ait olduğunu, ancak bu poliçenin 35 ... 847 plaka sayılı başka bir araca ait olduğunu, 35 ... 90435 plaka sayılı araca ait ZMSS poliçesinin müvekkili şirket tarafından tanzim edilmediğini belirterek, davanın reddini istemiştir. Davalı A... Sigorta A.Ş. vekili, 09 ... 702 plaka sayılı aracın müvekkili şirket tarafından sigortalandığını, poliçe limitinin 57.500,00 YTL olup, davadan önce müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini savunmuştur. Diğer davalılar yanıt vermemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, kazanın oluşumunda davalı sürücü Ahmet'in %40, davalı sürücü Burcu'nun %35 oranında kusurlu oldukları, servis aracının lastiğinin patlamış olması ve vasıtanın içinde yangın çıkmış olmasının da %25 oranında etken olduğu, 21.10.2008 tarihli bilirkişi raporuna göre ise davacı anne Fatma'nın destekten yoksun kalma tazminatının peşin değerinin 14.501,85 YTL, davacı baba Aziz'in destekten yoksun kalma tazminatının peşin değerinin ise 11.897,17 YTL olduğu, davalı A... A... T... Sigorta Şirketi'nin 35 ... 90435 plaka sayılı aracın davalı A... Sigorta A.Ş.'nin ise 09 ... 702 plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu, davalı M.Ali'nin 35 ... 90435, davalı Aydın'ın ise 09 ... 702 plaka sayılı aracın malikleri olduklarının anlaşıldığı, davalılar Ahmet ve Burcu'nun BK 41 vd., davalılar M.Aİİ ve Aydın'ın 2918 sayılı Kanun'un 85., davalı sigorta şirketlerinin ise aynı Kanun'un 97 vd. maddelerine göre ve tüm davalıların BK'nın 51. maddesine göre müteselsilen sorumlu oldukları sonucuna varılarak, davacı Fatma için 10.876,38 YTL maddi (davalılar Burcu, Aydın ve A... Sigorta A.Ş. 5.075,64 YTL'ye kadar, davalılar Ahmet, M.Ali ve A... Sigorta A.Ş. 5.800,74 YTL'ye kadar kendi aralarında sorumlu olmak üzere), davacılardan Aziz için 8.922,86 YTL maddi (davalılar Burcu, Aydın ve A... Sigorta A.Ş. 4.164,00 YTL'ye kadar, davalılar Ahmet, M.Ali ve A... Sigorta A.Ş. 4.758,86 YTL'ye kadar kendi aralarında sorumlu olmak üzere) tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili ile bu davacılara verilmesine, bu miktarlara hüküm tarihinde yazılı tarihlerden itibaren yasal faiz uygulanmasına, defin giderleri yönündeki maddi tazminat talebinin feragat nedeni ile reddine, fazlaya dair maddi tazminat taleplerinin reddine, davacı Aziz ve Fatma için 15.000,00'er YTL, davacı Saliha için 5.000,00 YTL manevi tazminatın 06.10.2006 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar Burcu, Aydın, Ahmet, M.AIi'den müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili ile davalı Ahmet, M.Aİİ, Aydın ve Burcu vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılar vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, davalıların malik ve sürücüsü oldukları araçlar nedeniyle meydana gelen trafik kazasında, araçlardan birinde yolcu olarak bulunan davacıların murisinin hayatını kaybetmesi sonucu maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalılardan Ahmet'in sürücü ve M.Ali'nin maliki olduğu okul servis aracının lastiğinin patlaması sonrası yangın çıktığı ve serviste bulunan öğrencilerin araçtan indikten sonra diğer davalıların maliki ve sürücüsü oldukları aracın direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi neticesinde yol kenarında bulunan öğrencilere çarptığı ve davacıların murisinin hayatını kaybettiği anlaşılmaktadır. Alınan 15.09.2008 tarihli bilirkişi raporunda, murisin içinde bulunduğu servis aracının sürücüsü Ahmefin %40, diğer araç sürücüsü Burcu'nun %35 oranında kusurlu olduğu belirtildikten sonra, servis aracının lastiğinin patlaması ve yangın çıkması olayının kazanın oluşunda %25 oranında etkili olduğu belirtilmiştir. 21.10.2008 tarihli bilirkişi raporunda da tazminat hesabı davalı tarafın tazminat sorumluluğu toplam %75 kusur oranına göre hesap edilmiştir. Davalılar, kazaya karışan araçların sürücüsü ve malikleri olup, muhtelif sebeplerle davacılara karşı Borçlar Kanunu'nun 51. madde hükümleri gereğince eksik teselsül hükümlerine göre müteselsilen sorumludurlar. Davacılar, tam teselsülde olduğu gibi, bütün zararın tazminini müteselsil borçlulardan tümünden isteyebilecekleri gibi, birisinden de isteyebilir. Borçlar Kanunu'nun 145. maddesi hükmüne göre, sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde, diğerleri de bu oranda borçtan kurtulurlar. Ancak, müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için ya alacaklının teselsülden açıkça feragat etmiş olması, yahut da böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. Davacıların murisi araçta yolcu olarak bulunup, kusurundan söz edilmesi mümkün bulunmadığından TTK'nın 806/2. maddesine göre, taşıyıcı sıfatına haiz olan davalılar Ahmet ve M.Ali'nin zarann tamamından davacıya karşı sorumlulukları bulunmaktadır. Diğer davalılar da, olaydaki sıfatlan itibariyle 2918 sayılı Kanun'un 85/1, BK'nın 41 ve 55. maddeleri icabı olarak sorumlu bulunmaktadırlar. Davalılar, yukarıda açıklandığı üzere somut olayda davacılara karşı muhtelif sebeplere binaen mesul olduklarından, BK'nın 51/1 maddesi hükmü gözetilerek, zarardan talep gibi müteselsilen (zarann tamamından) sorumlu tutulmaları gerekirken, sorumluluktan kurtulma yönünde herhangi bir kanıt bulunmayan davalıların davacılar zararının %751nden sorumlu tutulması doğru görülmemiştir. 3- Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel durumları gözönünde tutarak hükmedeceği manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan Özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde de, takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça belirtilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Somut olayda, davacıların murisine atfedilecek kusur olmadığına göre, hükmedilen manevi tazminat miktarı, olayın özelliklerine, davacıların murislerinin ölümünden etkileniş derecesine ve olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşmemekte ve az olup, davacılar yönünden manevi tatmini sağlayacak ölçüde ve adalete uygun, makul bir manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacılara iadesine, 17.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.