Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18352 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15070 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BURSA (KAPATILAN) 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 11/06/2013NUMARASI : 2012/304-2013/212Taraflar arasında görülen davada Bursa (Kapatılan) 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/06/2013 tarih ve 2012/304-2013/212 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 25/11/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. M.. Ç.. ile davalı vekili Av. C.. E.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin çalışanlarının kullanması için davalı ile toplu taşıma araçlarından faydalanmak üzere kurumsal kart sözleşmesi yapıldığını, davalıya bu nedenle toplam 114.911,83 TL ödeme yapıldığını, davalının ise müvekkiline 33.313,76 TL fatura düzenlediğini, aradaki fark kadar müvekkili çalışanlarının hizmet alamadığını ileri sürerek, 81.598,07 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili tarafından davacının 282 çalışanı için kurumsal kart düzenlenerek davacıya teslim edildiğini, bu kartların toplu taşıma ile birlikte belediyeye ait gıda şirketlerinden ekmek ve diğer gıda alımı olarak kullanıldığını ve halen de kullanılmaya devam edildiğini, davacı çalışanlarının ellerinde bulunan kartlara toplam 98.627,44 TL yükleme yapıldığını, diğer yüklemelerin ise davacının talebi üzerine davacının kardeş şirketi olan dava dışı ..... Sosyal Hizmetler Tic. Ltd. Şti. çalışanlarına yüklendiğini, yapılan ödemeleri bir kısmının faturalandırılmamasının hizmetin verilmediği anlamına gelmeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından taşıma ücreti olarak alınan 114.911,83 TL bedelin 81.598,07 TL’lik kısmının fatura edilmediği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Davacı taraf, çalışanlarının toplu taşıma araçlarından faydalanması üzere davalı ile kurumsal kart sözleşmesi yapıldığını, buna göre davalıya 114.911,83 TL ödeme yapıldığı halde davalı tarafından eksik hizmet verildiğini ileri sürerek işbu davayı açmış ise de, dava dilekçesinden davacının alacağının mahiyeti tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Zira davalı taraf savunmasında, davacının çalışanlarına verilen kurumsal kartlar ile belirli işyerlerinden gıda vs. alışverişler yapılarak kullanıldığını savunmuş, davacı ise bu savunmaya karşı herhangi bir cevap vermemiştir. Yani, davalı tarafından davacı çalışanlarına sadece toplu taşıma araçlarından faydalanmak üzere ödenen bedel kadar kurumsal kart verilmediği mi, yoksa bu kurumsal kartlar ile toplu taşıma dışında belirli işyerlerinden gıda alışverişi yapılmasına izin verildiği mi iddia edilmiştir, bu husus tam olarak anlaşılamamaktadır.Bu itibarla, mahkemece, davacının iddiasının ne olduğu tam olarak belirlenmeden ve davalı savunması değerlendirilmeksizin sadece davacının yaptığı ödeme miktarı ve davalının düzenlemiş olduğu fatura bedeli esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.Bununla birlikte, mahkeme kararında nelerin yazılacağı HMK.nun 297. maddesinin C bendine göre, mahkeme kararının asgari olarak tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin ne olduğu hususlarını ihtiva etmesi zorunlu bulunmaktadır. Yine Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de tüm mahkeme kararının gerekçeli olmasına amir bulunmaktadır. Kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilir. Diğer bir deyişle, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Ancak, temyize konu iş bu kararda mahkemece davanın kabulüne ilişkin her hangi bir gerekçe yazılmadığı gibi, dosya kapsamı ile ilgisi olmayan kasko sigorta sözleşmesine dayalı tazminat alacağına ilişkin gerekçe yazılması doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.