MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/05/2013NUMARASI : 2011/102-2013/210Taraflar arasında görülen davada Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/05/2013 tarih ve 2011/102-2013/210 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalıların K. İnşaat A.Ş'nin ortakları ve yöneticileri olduğunu, davalıların söz konusu şirketin iflas ettiğini beyan ederek müvekkiline olan borçlarına karşılık şirketin iflastan kurtulması halinde ödenmek üzere 115.000,00 TL bedelli adi senet verdiklerini, protokole göre taahhüt edenin borcunu ödemesinin K. İnşaat A.Ş. firmasının iflas masasından kurtulup iş yaparak faaliyetine devam etmesi şartına bağlandığını, icra takibinin başlama tarihi olan 09/06/2010 tarihi itibariyle K. İnşaat A.Ş.'nin faaliyetini sürdürdüğünü, şirketin iflasının önlendiğini, bu nedenle borcun muaccel hale geldiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalılardan 3. İcra Müdürlüğünün 2010/2258 esas sayılı dosyasında 115.000,00 TL alacaklı olduğunun ve alacağın 09/06/2010 tarihi itibariyle muaccel olduğunun tespitini ve davalılara ödettirilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, açılan davanın haksız olduğunu, icra takibi ve dava tarihi itibariyle K. A.Ş. yönünden iflasın ertelenmesi davası sürecinin devam ettiğini, söz konusu şirketin protokol tarihinden sonra hiç bir iş almadığını ve hiç bir iş yapmadığını, iş yapma şartının gerçekleşmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan 13/10/2008 tarihli protokolde 115.000,00 TL'lik bononun ödenmesinin K.İnşaat A.Ş.'nin iflastan kurtulup iş yapması şartına bağlandığı, davacının bu hususu ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, taraflar arasında düzenlenen protokolde belirlenen ve davalılar tarafından taahhüt edilen alacağın tahsili istemine ilişkin olup, davacı alacağın ödenmesi için protokolde kararlaştırılan şartların gerçekleştiğini iddia etmiş, davalılar vekili ise dava dışı şirketin faaliyeti bulunmadığını ve bu nedenle şartın gerçekleşmediğini savunmuştur.Davacı, dava dışı şirketin faaliyette bulunduğunun ispatı için tanık göstermiş, mahkemece dinlenen tanıklar dava dışı şirketin faaliyetinin bulunduğunu ve hatta TOKİ'den iş aldığını bildirmişlerdir. HMK'nın 31.maddesi gereğince hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil göstermesini isteyebilir. Bu durumda davacı, dava dilekçesinde dava dışı şirketin faaliyette bulunduğunu iddia ettiğine ve dinlettiği tanıklar da bu yönde beyanda bulunduğuna göre, mahkemece davacının talepte bulunduğuda gözetilerek TOKİ'den bu konuda bilgi alınmak suretiyle oluşacak sonuç çerçevesinde karar vermek gerekirken, bu hususa delil olarak dayanılmadığı gerekçesiyle davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 03.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.