MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 12.07.2013 tarih ve 2011/814 - 2013/476 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 10.02.2015 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. .... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirketin ... tarafından ihale edilen .... işinin yapımını üstlendiğini, inşaatın bütün risklere karşı davalı şirkete sigortalı olup, 31.12.2005 tarihinde yüklenilen iş kapsamında cami inşaatının kirişlerin ön ve sağ yan cephesinde beton dökümü esnasında çökme meydana geldiğini, çökme nedeniyle 6 işçinin yaralandığını, ihbar edilmesine rağmen uğranılan zararın davalı tarafından ödenmediğini ileri sürerek, ıslah yolu ile 104.000 TL'nin 14.01.2006 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının sigorta ettiren olup, sigortalının ... olduğunu, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, meydana gelen zararın proje hatasından kaynaklandığını, poliçe genel şartları uyarınca zararın teminat dışında kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, Dairemize ait 08.04.2011 tarihli ilama dayanılarak, dava konusu cami inşaatında 31/12/2005 tarihinde beton dökümü sırasında kalıp iskelesi ve kalıp çökmesinin, kalıp iskelesinin dökümü sırasında kalıba gelen yükleri ve dökülen betonun yükünü taşıyacak şekilde kurulmamasından kaynaklandığı, bunun proje hatası olmadığı, çökmeye sebebiyet veren unsurların şantiye sorumlusu teknik personelin ihmali ile işçilik hatasından kaynaklandığı, bu kapsamda tazmin edilmesi gereken zararın 72.008,05 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 72.008,05 TL'nin 21/02/2006 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.2- Ancak dava, inşaat tüm riskler sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davalı vekilince, davacının talep edebileceği hasar bedelinden (5.000) USD muafiyet tenzili yapılması gerektiği savunulmuş, mahkemece davalı vekilinin bu savunması konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş, görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da bu konuda bir değerlendirme yapılmamıştır. Oysa dava konusu sigorta poliçesinde, inşaat işlerinde ve teminat kapsamındaki diğer varlıklarda meydana gelen her bir hasar ve olayda (5.000) USD karşılığı TL olmak üzere tenzili muafiyet uygulanacağı belirtilmiştir. Mahkemece davacının talep edebileceği hasar bedelinin tespiti konusunda görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda, tamamen ekspertiz raporu esas alınmış, ekspertiz raporunda ise muafiyet indirimi yapılmamış, muafiyet tenzili hususu sigorta şirketinin takdirine bırakılmıştır. Bu durum karşısında mahkemece, davacının talep edebileceği hasar bedelinden muafiyet indiriminin yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.