Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18032 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17752 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 14/03/2013NUMARASI : 2011/101-2013/150Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/03/2013 tarih ve 2011/101-2013/150 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 18/11/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. T.. K.. ile davalı vekili Av. S. T..dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ..tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalının acenteliğini yapmakta iken acentelik sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiğini, davalı prim tutarlarının kendisine aktarılmadığı gerekçesiyle alacaklı olduğu iddiasında ise de davalıya yapılan muhtelif ödemeler ve iptal olunan poliçeler dolayısıyla gerçek borcun iddia ettiği tutarda olmayıp, müvekkilin muhasebesine göre son aşamada borç miktarının 30.000,00 TL olduğunu, davalının ise yaptığı icra takipleri ile 140.000,00 TL talep ettiğini ileri sürerek, takip dosyalarında talep edilen miktarlardan şimdilik 10.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı ile borçlarını ödemesi konusunda bir protokol yapılmış olmasına rağmen davacının protokole uymadığı gibi muaccel olan borcunu da ödemediğini, davanın haksız ve yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin düzenlemiş olduğu poliçelerden kaynaklı tahsil ettiği primleri davalı şirkete ödemediği, dava tarihi itibariyle işlemiş faizler dahil 57.658,22 TL, 5.071,98 Euro 2.836,26 USD tutarında davalı sigorta şirketine borcu bulunduğu sonucuna varılarak, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Davalı şirketin acentesi iken sözleşmesi feshedilen davacı hakkında davalı şirket tarafından aktarılmayan prim tutarlarının tahsili amacıyla icra takibine geçilmiş olup, işbu davada davacı, takip dosyalarında talep edilen miktarlarda borçlu olmadığını ileri sürmüştür.Mahkemece, defter ve kayıtlar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor uyarınca dava tarihi itibariyle davacının borçlu olduğu miktarlar tespit edilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş ise de eldeki bu davanın, takip dosyalarında talep edilen miktar kadar borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olması karşısında mahkemece, davacının icra takip tarihi itibariyle borçlu olduğu asıl alacak ve faiz miktarlarının tespit ettirilerek sonucuna göre, takipte istenen miktarlar kadar borcunun bulunup bulunmadığı, fazladan talep edilen takibe konu bir miktarın olup olmadığının belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.