MAHKEMESİ : SAKARYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/09/2013NUMARASI : 2012/133-2013/404Taraflar arasında görülen davada Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/09/2013 tarih ve 2012/133-2013/404 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 18.11.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. A.. G.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %16 pay sahibi olduğunu, şirketin ana sözleşmesinde yer alan amacına uygun bir şekilde işletilmediğini, ortaklar kurulunun yazılı talebe rağmen şirket müdürü olan diğer davalı tarafından toplantıya çağrılmadığını ileri sürerek, davalı şirkete bir yönetim kayyumu atanmasını ve diğer davalı ortağın müdürlükten azlini, ortaklar kurulunun toplantıya çağrılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı şirket vekili, davanın reddini istemiş, diğer davalı savunmada bulunmamıştır.Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı gerçek kişinin şirket müdürlüğünden azli hususundaki talebin ispat edilemediği, 10.04.2012 tarihinde genel kurul toplantısının yapılmasıyla diğer taleplerin de konusuz kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.2- Ancak dava, davalı ortağın müdürlükten azli, ortaklar kurulunun toplantıya çağrılması ve davalı şirkete kayyum tayini istemlerine ilişkindir. Davacının diğer istemlerinin yanında, davalı gerçek kişinin davalı şirkete ait araçları satarak parasını şirkete intikal ettirmediği ve davalı şirketin defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı iddialarına dayalı olarak anılan davalının müdürlükten azli istemi de bulunmaktadır. Mahkemece bu konuda görüşüne başvurulan hukukçu bilirkişi ise davacının somut olarak hangi satışlardan elde edilen parayı şirkete aktarmadığı iddiasını cevaplayamadığını, bu araçların emniyet müdürlüğünün 24.09.2012 tarihli yazısında belirtilen ve şirkete ait olup da davalı müdüre satılan araçlar ise gerçek durumun ancak uzman bilirkişilerce inceleme yapılarak belirlenebileceğini, yine zorunlu defterlerin gerçeğe aykırı ve şirketi zarara uğratmak suretiyle tutulduğu iddiasının da uzman bilirkişilerce incelenmesi gerektiğini bildirmiştir. Mahkemece bu konuda hiçbir inceleme yapılmadan davalı gerçek kişinin şirket müdürlüğü görevinden azli isteminin de reddine karar verilmiştir. Bu durum karşısında mahkemece, öncelikle davacıdan davalı şirket müdürünün hangi araçların satışından elde edilen parayı şirkete intikal ettirmediğinin sorulması, daha sonra mali müşavir bir bilirkişi aracılığıyla şirketin defter ve kayıtlarının incelenerek, bu araçların satışından elde edilen paranın şirket hesaplarına intikal ettirilip ettirilmediğinin, yine şirketin zorunlu defterlerinin usulüne uygun ve düzenli olarak tutulup tutulmadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre davalı gerçek kişinin şirket müdürlüğünden azlinin gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerekirken, bu konuda yetersiz bilirkişi incelemesine dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.