Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17799 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10688 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 28/04/2014NUMARASI : 2013/128-2014/101Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/04/2014 tarih ve 2013/128-2014/101 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkillerinin davalı şirkette pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, müvekkillerinden M.. M..'ın aynı zamanda davalı şirkette genel müdürlük yaptığını, 11.02.2013 tarihinde davalı şirket yönetim kurulunun usul ve yasaya aykırı olarak davacılara haber verilmeksizin şirket merkezinden farklı bir yerde toplanarak, müvekkillerinin yokluğunda ağır sonuçlar doğacak şekilde kararlar aldığını ileri sürerek, 11.02.2013 tarihli yönetim kurulu kararlarının hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, şirketin işlerinin aksamaması için karar alma çoğunluğuna sahip diğer yönetim kurulu üyeleri bir araya gelerek yönetim kurulu üyesi olan davacı M.. M..'ın genel müdürlükten istifasının kabulü yönünde karar aldıklarını, yönetim kurulu toplantısına çağrı konusunda Ticaret Kanunu'nda bir düzenleme bulunmadığını, her zaman yönetim kurulunun toplanıp yasanın aradığı çoğunlukla karar alabileceğini, davacının kendisi ile ilgili konudaki yönetim kurulu toplantısına katılıp oy kullanmasının zaten mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, dava konusu yönetim kurulu kararında davacı M.. M..'ın 15.10.2012 tarihli genel müdürlük görevinden istifasının kabul edildiği, yönetim kurulu üyeliğine devam ettiği için toplantılardan en az bir gün önce haber verileceğinin kararlaştırıldığı ve bunun dışında şirket merkezine gelmemesi ve personelle hiçbir konuda muhatap olmaması, aksi halde yasal yollara başvurulacağına karar verildiği, üye tam sayısı çoğunluğu ile toplanıp katılanların oybirliği ile karar alınmakla TTK'nın 390/1 fıkrasına uygun davranılmışsa da, dava konusu yönetim kurulu kararları bir öneriye katılma şeklinde alındığından, bu durumda TTK'nın 390/4. maddesinin uygulanması gerekeceği, karar metninde yer alan önerilerin tüm üyelere yapılmış olması şartına uygun davranılmadığı, dava konusu yönetim kurul kararında yönetim kurulu üyesi olan davacı M.. M..'ın şirket merkezine gelmemesi ve personelle hiçbir konuda muhatap olmaması yönünde alınan kararın anonim şirketin temel yapısına ters düştüğü, söz konusu kararların TTK'nın 390/4 fıkrasına ve TTK'nın 391/1-b maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 11.02.2013 tarihli yönetim kurulu kararlarının hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, 6102 sayılı TTK'nın 391. maddesi uyarınca anonim şirket yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Ancak, dava konusu yönetim kurulu kararının 2, 3, 4, 5 ve 6 nolu maddeleri davacı M.. M..'ın genel müdürlük görevinden istifasının kabulü hakkında olup, 7 nolu karar ise " Yönetim kurulu üyeliği devam ettiği için kendisine toplantılardan en az bir gün önce haber vereceğini, bunun dışında şirket merkezine gelmemesi ve personele ilişkin konularda muhatap olmaması rica olunur. Aksi halde yasal yollara başvurmak zorunda kalınabileceği tebliğ edilir" şeklinde olmakla tavsiye niteliği taşıdığından ortada icrai bir karar bulunmadığından yönetim kurulu kararlarının hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesi yerinde görülmemiş, kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.