Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17766 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10606 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 04/03/2014NUMARASI : 2013/528-2014/155Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/03/2014 tarih ve 2013/528-2014/155 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin sattığı evin bedeli olan 100.000.000 (100,00) TL'yi 05.09.1994 tarihinde davalı Bankanın Tunceli Şubesine vadeli mevduat olarak yatırdığını, TMSF'nin yazısına göre hesabın en son 15.08.2001 tarihinde işlem gördüğünü, davalının mevduatı 10 yıllık zamanaşıına uğradığı gerekçesiyle TMSF'ye devrettiğini, iade taleplerinin geri çevrildiğini, en son işlem tarihi olan 15.08.2001 tarihinde yürülükte olan 3182 sayılı Kanunun 36'ncı maddesine uygun zamanaşımı ihtarının yapılmadığını, Banka ile yapılan sözleşmenin birer yıllık yenilenecek şekilde tanzim edildiğini, bu itibarla zamanaşımı uygulanamayacağını ileri sürerek şimdilik 26.000,00 TL'nin 21.11.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkili Banka sisteminde yer alan adresine gerekli ihtarın gönderildiğini, ancak adres değişikliği sebebiyle tebligatın iade edildiğini, bu durumdan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, ilgili Yönetmelikte bankanın ihbarnameyi hesap sahibinin Mernis sisteminde kayıtlı adresine göndereceğine dair bir ifadenin yer almadığını, gerekli gazete, internet sitesi ilanlarının yapıldığını, müracaat olmayınca 31.05.2012 tarihinde 22.449,41 TL'nin TMSF'ye devredildiğini, yönetmelik uyarınca müşteri müracaatı olmaksızın ana paraya otomatik olarak tahakkuk ettirilen faizlerin zamanaşımını kesmeyeceği, hesabın iddia edildiği gibi 1 yıl değil 6 ay vadeli olarak açıldığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; vadeli mevduat hesabında son işlem tarihinin 15.08.2001 olduğu, davalı Bankaca 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 62. maddesi ile Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 8/2. maddesine göre, davacının, Bankaya beyan edilen adresine iadeli taahhütlü mektup ile uyarıda bulunulduğu, ayrıca, internet sitesinde üç ay süre ile ve ulusal düzeyde yayın yapan iki ayrı gazetede gerekli ilanları yaptırdığı, davalı Bankanın kanun ve yönetmelik ile verilen tüm yükümlülükleri yerine getirdiği, oluşan zarardan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, 5411 Sayılı Bankacılık Yasası'nın 62'nci maddesi uyarınca hesapta bulunan mevduatın zamanaşımı nedeniyle fona devredilmesi nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir. 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62'nci maddesi “Bankalar nezdlerindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tabidir. Zamanaşımına uğrayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar banka tarafından hak sahibine ulaşılamaması halinde, yapılacak ilanı müteakiben Fona gelir kaydedilir. Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Kurulca belirlenir” şeklinde, Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 8'inci maddesi de "Bankalar bir takvim yılı içinde zamanaşımına uğrayan ve tutarı 50 Türk Lirası ve üzerindeki her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacakların hak sahiplerini, başvuruda bulunmadıkları takdirde hesaplarının Fona devredileceği hususunda, izleyen takvim yılının Ocak ayı sonuna kadar iadeli taahhütlü mektupla uyarmak zorundadır." şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı kendisine gerekli ihtarların yapılmadığını ileri sürmüş, davalı ise davacının Bankada bulunan adresine gönderilen ihtarın muhataba tebliğ edilemediği, gerekli ilanların yapılmasını müteakip hesaptaki mevduatın fona devredildiğini bildirmiştir. Bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğraması, bankaca gerçekleştirilecek ilan ve tebligatların yapılması koşuluna bağlıdır. Başka bir anlatımla, sahipleri hakkında bu yönde uygulama yapılmadan banka nezdindeki hakları ve alacakları kendiliğinden zamanaşımına uğramaz. Esasen Dairemizin uygulamaları da bu yöndedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 18.10.2004 tarih ve 2004/820 E. 2004/9907 K. sayılı ilamı, 11.01.2010 tarih ve 2008/8695 E. 2010/154 K. sayılı ilamı)Dosya içeriğinden, davacıya gönderilen ihtarın bila tebliğ dönmesinden sonra Bankaca tebligatın yapılabilmesi için herhangi bir girişimde bulunulmadığı, davacının Mernis yerleşim yeri adresinin araştırılmadığı, Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligatın yapılmasına çalışılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, davalı Bankanın tebligat koşulunu sağlamadığı kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.