Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17739 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10406 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 20/03/2012NUMARASI : 2009/917-2012/165Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Tüketici Mahkemesi’nce verilen 20/03/2012 tarih ve 2009/917-2012/165 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilince davalı A.. İ..'e 13.11.1998 tarihli kredi sözleşmesi kapsamında 2.500,00 TL kredi kullandırıldığını, diğer davalıların kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, davalılara İstanbul ... Noterliği aracılığıyla 04.12.2000 tarihli ihtarname gönderilerek kredi borcunun ödenilmesinin istenildiğini, davalıların borcu ödemeye yanaşmadıklarını ileri sürerek 2.513.68 TL ana para, 40.713,45 TL faiz ve 2.035,67 TL BSMV olmak üzere 45,562,80 TL tutarındaki alacağın fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden %153 faizi ve BSMV ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı A.. İ.. vekili, müvekkilinin dava konusu krediyi kullanmadığını, sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, dava konusu kredinden ihtar üzerine haberdar olduğunu, konu hakkında yaptığı şikayet nedeniyle yürütülen soruşturmada bir kısım davalı banka çalışanlarının sahte belgelerle bankayı dolandırıp zimmetlerine para geçirdiklerinin tespit edildiğini savunarak davanın reddini istemiş, diğer davalılar davaya cevap vermemiş, duruşmalara iştirak etmemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalılara kredi bedelinin ödendiğine dair dekont aslında bulunan imzanın davalı A.. İ..'in eli ürünü olmadığı, bu nedenle taraflar arasında geçerli bir kredi ilişkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava; 13.11.1998 tarihli "Kredili Mevduat Hesap Sözleşmesi" uyarınca kullandırıldığı iddia edilen krediden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.1-Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenmekte olup göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir (HMK md. 1). 4077 sayılı Yasa'nın 3/1-e bendinde tüketici; bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder denilmektedir. Aynı Yasa'nın 23. maddesinde ise bu Kanun'un uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılacağı belirtilmiştir. Somut olayda; davalılara kullandırıldığı iddia edilen kredinin niteliği itibariyle ticari kredi sayılacağı, davalıların da bu sözleşme uyarınca tüketici konumunda bulunmadıkları anlaşılmakta olup, bu nedenle uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde ve genel mahkemelerce çözümlenmesi gerektiği gözetilmeksizin işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.2-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 17/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.