Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17726 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11076 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : SİLİFKE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/03/2014NUMARASI : 2012/138-2014/338Taraflar arasında görülen davada Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/03/2014 tarih ve 2012/138-2014/338 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı tarafından sigortalanan müvekkilinin yetiştirdiği sofralık çeltiğin 30/10/2011 tarihinde oluşan fırtına nedeniyle hasara uğradığını, ürünün o yıl ki verimin % 40 oranın da düştüğünü, zararın ödenmediğini ileri sürerek, 11.700,00 TL'nin 30/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesiyle, talep sonucunu 16.848,00TL'ye çıkarmıştır.Davalı vekili, hasarın poliçe teminatı kapsamında olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, hasar tarihi olan 30/10/2011 günü sigorta poliçesi güvence teminatı kapsamında fırtına düzeyinde kuvvetli rüzgarın estiği, fırtına nedeniyle davacının sigorta poliçesi kapsamında zararının 16.848,00 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2-Ancak, taraflar arasında düzenlenen sigorta poliçesinin “tazminatın hesabı” başlıklı bölümünde tazminatın poliçede belirtilen muafiyet tutarı indirildikten sonra kalan zarar miktarının, yine poliçede belirtilen sigortacının üzerinde kalan müşterek sigorta oranı ile çarpılarak hesaplanacağı belirtilmiş olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda poliçede belirtilen hesaplamaya riayet edilmeden tazminat tutarı belirlenmiştir. Bu durumda, mahkemece tazminat miktarının yukarıda bahsedilen poliçe hükmü nazara alınarak hesaplattırılması ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken poliçe hükümleri nazara alınmadan yapılan hesaplamaya dayalı bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış kararın bu nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 3- Davalı vekili, poliçelerin zeyil edildiğini ve sigortalıya prim iadesi gerçekleştiğini bu durumun da tazminatın hesabında dikkate alınması gerektiğini savunmuştur. Ancak, mahkemece bu savunma üzerinde hiç durulmamıştır. O halde poliçe zeyillerinin içeriği, somut olayla bağlantısı, iade edildiği iddia edilen primin tazminat hesabından mahsubunun gerekip gerekmeyeceği hususları üzerinde durulması, gerektiğinde, bu yönüyle ek rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu yönden de bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.