Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17696 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15283 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) 34. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 19/06/2013NUMARASI : 2011/463-2013/153Taraflar arasında görülen davada İstanbul(kapatılan) 34. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19/06/2014 tarih ve 2011/463-2013/153 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 14/11/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. H. A.. ile davalı vekili Av.Ö.S.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi.tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin film prodüksiyon işiyle uğraştığını, bu kapsamda davalının hazırlamış olduğu reklam filmleri, klipler için telesine, online hizmeti verildiğini, cari hesap ilişkisi içinde kısmi ödemeler yapıldığını, aralarındaki iş ilişkisinin 26.07.2006 tarihinde başladığını, en son işin 10.11.2009 tarihinde yapıldığını, 60.000 TL'lik kısmi ödeme mahsup edildiğinde bakiye borcun KDV hariç 241.221 TL olduğunu, ihtara rağmen fatura bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, 284.640,78 TL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı ile 2006 yılında müşterek proje kapsamında çalışma yapıldığını, 12.05.2006 tarihli 4.037 TL bedelli fatura tanzim edildiğini, bu fatura bedeli ödendiği gibi işin yapımı için avans mahiyetinde nakit ve çek verildiğini, projelerin iptali sebebi ile davacıdan 19.273 TL alacakları bulunduğunu, bunun dışında başkaca aralarında ticari ilişki olmadığını, davacının talep ettiği telesine işlemlerinin taşeron firmalara yaptırıldığını, taşeron firmaların da davacıya iş yaptırmış olabileceğini, hangi şirketle sözleşme yapıldı ise ondan talepte bulunulması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında fatura tanzimini gerektirir sözleşme ilişkisi bulunmadığı, geçerli sözleşmenin varlığının davacı tarafça ispatlanamadığı, faturanın ispat gücünü kazanması için geçerli sözleşmenin olması gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Davacı taraf, davalı ile klip ve reklam filmlerinin telesine işlemlerinin yapılması konusunda sözleşme yaptıklarını, anlaşmaya uygun olarak davalı şirket yetkililerine iş teslim edildiği halde bedelinin ödenmediğini ileri sürerek işbu davayı açmış, davalı taraf ise filmlerin telesine işlemlerinin yapılması için dava dışı firmalarla anlaştığını, bu taşeron firmaların davacıya iş yaptırmış olabileceğini, alacağın diğer firmalardan talep edilmesi gerektiğini, şirket yetkililerinin filmleri teslim almadığını savunmuş, mahkemece taraflar arasında fatura tanzimini gerektirir sözleşme ilişkisinin ispatlanamadığı, faturanın ispat gücü kazanması için geçerli sözleşmenin olması gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, iddia, savunma kapsamına göre davalı ile telesine sözlemesi yaptığını davacı tarafın ispatlaması gerektiğine yönelik mahkeme gerekçesi yerinde olmakla birlikte, davacı taraf sözleşmenin varlığı kapsamında yapılan işlerin davalı şirket yetkililerine teslim edildiğine dair “Telecine Formu” isimli belgeleri ibraz etmiş, ancak mahkemece bu formlarda teslim alan olarak ismi geçen kişilerin davalı şirketin yetkilisi veya temsilcisi olup olmadıklarına dair inceleme yapılmamıştır. Bu itibarla, mahkemece “Telecine Formu” isimli belgede teslim alan olarak ismi geçen kişilerin davalı şirketin yetkilisi veya temsilcisi olup olmadığı belirlenerek, eğer teslim davalı şirkete yapılmış ise anılan belgenin HMK'nın 202. maddesi uyarınca yazılı delil başlangıcı niteliğinde bulunduğu kabul edilerek, davacı taraf tanık deliline dayandığına göre söz konusu ilişki yönünden gerektiğinde davacı tanıkları dinlenerek ve tüm deliler bir arada değerlendirilerek neticesine göre bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.