Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17508 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7998 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/05/2012NUMARASI : 2011/692-2012/133Taraflar arasında görülen davada İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/05/2012 tarih ve 2011/692-2012/133 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 11.11.2014 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan A.. E..'ın sevk ve idaresindeki, diğer davalı Y.. Y..'ın maliki olduğu ticari takside yolcu olarak bulunduğu esnada sürücünün tam kusuruyla meydana gelen kazada vücut genel çalışma gücünün bir kısmını kaybedecek şekilde yaralandığını ve tedavisi için harcama yaptığını ileri sürerek, 4.965,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yaptığı ıslahla maddi tazminat istemini 24.155,00 TL'ye yükseltmiştir. Davalılar vekilleri ve davalı A.. E.., davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 aylık yasal süre içinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın HMK'nın 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Mahkemece bozma sonrası yapılan 07.02.2012 tarihli ilk duruşmada davacı tarafın hazır olmadığı, mazeret de bildirmediği, bu nedenle takip edilmeyen davanın HMK'nın 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, 28.05.2012 tarihinde verilen karar ile de davanın 3 aylık yasal süre içinde yenilenmediği gerekçesiyle HMK'nın 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Dosyanın işlemden kaldırılması kararının verildiği 07.02.2012 tarihli duruşmaya ilişkin olarak davacı vekiline çıkarılan duruşma davetiyesinin aynı hukuk bürosunda birlikte çalışan avukat olan M. S..'a 20.12.2011 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.Davacı vekili temyiz dilekçesinde, işlemden kaldırma kararına esas olan tebligatın usulsüz olarak işyeri aynı katta bulunan Avukat E. Y..'ın yanında çalışan M. S..a tebliğ edildiğini, bu usulsüz tebligat nedeniyle davanın takip edilemediğini, söz konusu tebligatın yapıldığı Avukat M. S..'ın kendi bürosu ile ilgisi olmayıp, 2006 yılından beri aynı kattaki diğer bir avukat olan E. Y..'ın yanında çalıştığını, bu nedenlerle davanın açılmamış sayılmasına dayanak teşkil eden 07.02.2012 tarihli tebligatın usulsüz ve geçersiz bir tebligat olduğunu ileri sürerek, temyiz dilekçesine tebligat yapılan Avukat M. S..'ın 28.03.2006 tarihinden itibaren A. Y..'ın yanında sigortalı olarak çalıştığına dair Serbest Muhasebeci Mali Müşavir F. D.. tarafından düzenlenen yazı ile tebligatın yapıldığı Aralık/2011 ayına ait ücret bordrosunu eklemiş olması karşısında tebliğ yapılan avukatın Tebligat Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca temyiz talebinde bulunan avukatın daimi memur ve müstahdemi sayılamayacağı, esasen dava dosyasında vekaletnamesinin bulunmaması halinde aynı büroyu paylaşan diğer avukata yapılan tebliğin usulüne uygun olmadığının kabulü gerekir. Şu halde mahkemece bu hususlar gözardı edilmek suretiyle dava dosyasının önce işlemden kaldırılması ve sonuçta davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulüyle kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.