MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) 36. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 16/05/2013NUMARASI : 2011/50-2013/106Taraflar arasında görülen davada İstanbul(Kapatılan) 36. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/05/2013 tarih ve 2011/50-2013/106 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 11.11.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. D. B.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalının müvekkili şirketin ortağı ve yetkilisi iken şirketteki hisselerini 31.10.2006 tarihinde devrettiğini, ancak bu devirden sonra da aynı şirketin Salomanje isimli işletmesinde 18.11.2006-01.09.2007 tarihleri arasında sigortalı olarak çalışmaya devam ettiğini, 01.09.2007 tarihinde de şirketten tamamen ayrıldığını, davalının şirkette sigortalı olarak çalıştığı dönemde aylık ücretinin dışında, toplam 23.443,00 TL iş avansı çektiğini, bu hususun üzerinde davalının da imzasının bulunduğu 54 adet makbuzla tespit edildiğini, yapılan ihtara rağmen davalının ??demede bulunmaması üzerine aleyhine icra takibi başlatılmışsa da davalının haksız olarak borca ve imzaya itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, takibe konu para makbuzlarındaki imzaların müvekkiline ait olmadığını, bu nedenle takibe konu borcunun da bulunmadığını savunarak, davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre takibin dayanağını oluşturan makbuzlardaki imzaların davalıya ait olmadığı saptanmakla birlikte taraflar arasındaki şirket ortaklığı ile başlayıp, çalışan olarak devam edegelen ilişki ve kapsamı da dikkate alındığından davacının takipte haksız olduğu ancak kötü niyetli olduğunu kabule imkan bulunmadığı gerekçesiyle yerinde görülmeyen dava ile davalının şartları bulanmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; davacının, sahte imzalı makbuzlara dayalı olarak davalı aleyhine icra takibi yaptığının tespit edilmiş olmasına göre, davacının kötü niyetli olarak takibe geçtiğinin kabulü ile davalı taraf yararına kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davalının bu yöndeki isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu yönden davalı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.