Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17505 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16508 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 14/06/2013NUMARASI : 2004/454-2013/301Taraflar arasında görülen davada Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/06/2013 tarih ve 2004/454-2013/301 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 11.11.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. E.. Ç.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin bir kamu şirketi iken davalı İdare tarafından özelleştirme kapsamına alınarak bu kapsamda % 51 hissesinin ihale yoluyla satışa çıkarılarak dava dışı İş ... Petrol Yatırımları A.Ş. ile davalı İdare arasında 21.07.2000 “Hisse Devir Sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşmenin 6. maddesi uyarınca personele İş Hukuku mevzuatından doğan çeşitli alacakları sebebiyle toplam 2.289.442.779.166 TL ödeme yapıldığını, yine sözleşmenin 10. maddesi uyarınca da ilgili mercilere ödeyerek davalı İdare'den tahsili gereken alacaklarının doğduğunu, hisse devir sözleşmesinin ilgili maddelerine aykırı olarak müvekkili şirket tarafından ödenerek davalı İdare'den rücuen tahsili gereken toplam 4.912.528.998.613 TL alacak haklarının bulunduğunu ileri sürerek, anılan meblağın her bir kalem için ödenmesi gereken tarihlerden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sözleşmenin konusu olan davacı şirketin hisse satış sözleşmesine dayalı olarak müvekkil İdare'ye karşı alacak davası açmasının mümkün olmadığını, dava dilekçesinde yer alan alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını, davacının yaptığını iddia ettiği ödemelerden dolayı müvekkilinin hisse devir sözleşmesi kapsamında bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın husumet, zamanaşımı ve esas yönlerinden reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin %51 hissesinin özelleştirilmesine ilişkin yapılan sözleşmede, sözleşme tarihi itibariyle davacı şirketin sorumlu olacağı ecrimisil bedeli, Askeri Nato Tesisleri'nde çalındığı belirlenen yakıta ilişkin yapılan ödemeler, davacı şirketin ruhsatsız olarak çalıştırdığı işyerleri ile özelleştirme sözleşmesinden sonra ortaya çıkan imar planı değişikliği nedeniyle altyapı katılım payı bedelinin hisse devri sözleşmesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu giderlerin özelleştirme ihalesi sırasında şirket bilançosunda yer alması gereken ve öngörülebilir giderler olduğu, bu nedenle davalı İdare'nin bu giderlerden sorumluluğunun bulunmayacağı, ödenen ecrimisil bedelinden 1997 yılından itibaren hisse devri sözleşmesinin yapıldığı 2000 yılına kadar olan kısmın davalı idarenin sorumluluğunda değerlendirilebileceği, personel harcamalarına ilişkin davacı talebinin ise hisse devri sözleşmesinin 6. maddesi kapsamında davalı İdare'nin sorumluluğunda bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile personel giderleri açısından 2.289.423,00 TL ecrimisil bedeli olarak 10.151,25 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, davacı şirket tarafından yapılan çeşitli ödemelerin “P.. A.. Hisse Satış Sözleşmesi”nin 6. ve 10. maddelerine dayalı olarak davalıdan rücuan tahsili istemine ilişkindir. P... A.Ş'nin, Başbakanlık Ö.. B..'na ait % 51 oranındaki hissesinin, dava dışı İş ... Petrol Yatırımları A.Ş'ye devrine ilişkin olarak imzalanan 21.07.2000 tarihli sözleşmede, hisselerin satılması ve buna bağlı geçiş süreci ile sonrasında tarafların yükümlülüklerinin düzenlendiği görülmüş ve davacının dayandığı sözleşmenin 6. ve 10. maddelerinde, İdare'nin (Başbakanlık Özelleştirme İdaresi) ... Ofisi A.Ş'ye karşı üstlendiği sorumluluklar düzenlenmiştir.Davacı, hisse devrinden önce davacı şirket bünyesinde yer alan Askeri İkmal ve NATO Tesisleri İşletme Başkanlığı'nın hisse devri sonrasında davacı bünyesinden ayrılarak bağımsız bir kamu tüzel kişiliği vasfı kazandığını ve hisse devir tarihinden önce 1997-1999 yıllarında çalınan akaryakıt bedelini davacı şirketten talep ettiğini, talep edilen bedelin ANT Başkanlığına ödendiğini, hisse devri işlemi sırasında şirket bilançolarında görünmeyen çalınan yakıta ilişkin bedel ile çalınan yakıta ilişkin olarak AFİF kaybı nedeniyle Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesi'ne ödenen bedelden davalı İdare'nin sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. Hisse Satış Sözleşmesi'nin 10/3. maddesinde, İdare'nin şirketin (P.. A..) zorunlu veya ihtiyari olarak tuttuğu tüm defter ve kayıtlarının devir tarihinden önceki döneme ait tüm mali tablolar ve eklerinin mevzuata uygun bir biçimde tutulduğunu ve şirketin mali durumunu ve mal varlığını tam ve gerçeğe uygun biçimde gösterdiğini, şirketin defter ve kayıtlarına geçirilmemiş herhangi bir alacak, borç, teminat ve yükümlülüğünün bulunmadığını beyan ve kabul ettiği belirtilmiş olup, son fıkrasında da devir tarihine kadar olan tüm vergiler ile her türlü harç, resim, fon ve vergi benzeri ödemeler ile varsa bunlara ilişkin ceza ve/veya gecikme faizlerinin tam ve zamanında ödenmemesinden dolayı şirketin ödemek zorunda kalacağı bedelleri ödeyeceğini kabul ve taahhüt etmiş olmasına göre, davacının devir tarihinden önceki dönemde çalınan akaryakıta ilişkin olarak ANT Başkanlığı'na ödediği bedelin ve buna ilişkin vergi dairesine ödenen AFİF bedelinin hisse devri sırasında şirket bilançosunda gösterilip gösterilmediği araştırılarak sonucuna göre anılan madde hükümleri kapsamında davalı İdare'nin sorumlu olup olmadığının tespiti gerekirken bu konudaki talebin yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi davacı şirkete ait Haramidere Ambarlı Dolum Tesislerinin devir tarihinden önce işyeri izin ve ruhsatının bulunmaması nedeniyle hisse devir tarihinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na yapılan ödemelerin de sözleşmenin 10/5. maddesinde İdare'nin satış sözleşmesinin imzalanmasından önceki döneme ilişkin olarak Çevre Mevzuatı dahil işlerinin yürütülmesi için gerekli olan tüm izin, ruhsat ve onayların alınmamış olmasından, bu izin ve ruhsatların halen geçerliliklerini sürdürmemesinden vs sorumlu olacağını kabul ve taahhüt etmiş olması karşısında davacının, işyerinin ruhsatsız olarak faaliyette bulunmasından dolayı yaptığı ödemeleri anılan madde hükmü kapsamında talep etme hakkı bulunmasına göre yazılı gerekçe ile bu konudaki talebinin de reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle davacı yararına bozulması gerektiği gibi mahkemece kabul edilen miktarlar için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş ise de davacının talep ettiği alacakların ödenmesi için davadan önce davalı İdare'ye yazılı olarak başvuruda bulunup, davalıyı temerrüde düşürmüş olması halinde hüküm altına alınan miktarlara tespit edilecek temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmadığından kararın bu nedenle de davacı yararına bozulması gerekmiştir.3-Mahkemece, davacının talep ettiği alacak kalemlerinden personel harcamalarına ilişkin talebin hisse devri sözleşmesinin 6. maddesi kapsamında davalı İdare'nin sorumluluğunda bulunduğu gerekçesiyle kabulüne karar verilmiş ise de sözleşmenin konuya ilişkin 6. maddesinde, 4046 sayılı Kanun'un 22.maddesi gereğince nakle tabi personelin, hisse satış sözleşmesinin imzalandığı tarihten itibaren atamalarının yapılıp, şirket ile ilişkilerinin kesildiği tarihe kadar geçecek süredeki aylık, ücret, sosyal hak ve yardımlar ile her türlü özlük hakları Özelleştirme Fonu'ndan karşılanmak üzere şirket tarafından ödeneceği ve ödemeyi müteakip bordro ve diğer belgelerin İdare'ye intikal ettirildikten sonra 15 gün içerisinde bu ödemeler karşılığı İdarece Özelleştirme Fonu'ndan şirket hesaplarına ödeneceği, şirkette daha önce T.C. Emekli Sandığı Kanunu'na tabi olarak sözleşmeli statüde çalışmış ve şirketten ayrılıp kamu kurumu niteliği taşımayan bir işverene tabi olarak çalışan ve fakat T.C. Emekli Sandığı ile sosyal güvenlik ilişkisini sürdüren personelin emekli olması halinde T.C. Emekli Sandığı'nca rücuen talep edilecek ikramiye bedelinin İdarece karşılanacağı, İdare'nin “Şirket Sözleşmeli Personel Yönetmeliği”nin 116.maddesine dayalı olarak mahkemelerce, nakle tabi sözleşmeli personel lehine “İş Sonu Tazminatı” adı altında bir tazminatın şirket tarafından ödenmesine karar verilmesi halinde bu tutarın mevzuat ile belirlenen kıdem tazminatı tavanını aşan kısmını şirkete ödemeyi kabul ettiği hususları düzenlenmiştir.Davalı, bu hükümlerin davalı şirkette çalışmakta olan nakle tabi personelin atamalarının yapılıp, davalı şirket ile ilişkilerinin kesileceği tarihe kadar geçecek süredeki mali ve özlük haklarının ödenmesiyle ilgili olduğunu, nakil süreci ile sınırlı olmayıp, anılan personelin davalı şirketteki tüm çalışmasını kapsayan ve şirket bilançosunda karşılığı bulunan kıdem tazminatı ve kıdem teşvik ikramiyelerinin sözleşmenin 6. maddesinde yer alan ödemeler kapsamında mütalaa edilmesinin mümkün olmadığını ve yine İdare'nin mahkemelerce nakle tabi sözleşmeli personel lehine “İş Sonu Tazminatı” adı altında bir tazminatın şirket tarafından ödenmesine karar verilmesi halinde bu tutarın mevzuat ile belirlenen kıdem tazminatı tavanını aşan kısmını şirkete ödemeyi kabul ettiğini, davacının bu konudaki alacak talebinin anılan madde hükümlerine uygun olmadığını belirterek, bilirkişi raporlarına itiraz etmiş olmasına göre davacının ancak sözleşmenin 6. maddesi kapsamında yaptığı personel ödemelerini isteyebileceği nazara alınarak, davalının itirazlarını karşılar nitelikte ve sözleşmenin 6. maddesi hükümleri uyarınca inceleme yaptırılarak ortaya çıkacak sonuca göre davacının bu alacak kalemine yönelik talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, itiraz edilen hususlar üzerinde durulmadan eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmeyip, kararın bu yönden davalı yararına bozulması gerektiği gibi davacı talep ettiği alacakların reeskont faiziyle tahsilini istemiş olmasına rağmen mahkemece, hüküm altına alınan miktarların reeskont faiz oranlarından daha yüksek oranlarda seyreden avans faiziyle tahsiline karar verilmesi sonucu talep aşılarak hüküm tesis edilmesi yerinde olmadığından kararın bu yönden de davalı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.