MAHKEMESİ : BODRUM 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/03/2013NUMARASI : 2012/207-2013/305Taraflar arasında görülen davada Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/03/2013 tarih ve 2012/207-2013/305 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı, davalı şirketi, davalı gerçek kişi, kendisi ve başka bir ortakla beraber üç kişi ortak olarak kurduklarını, daha sonra ortaklardan birinin ortaklık hissesini devretmesi sonucu şirketin 2 ortaklı hale dönüştüğünü, şirketin idaresi ve temsilinin şirket ana sözleşmesine göre, 20 yıl süre ile şirketin kurucu ortakları olan yüzde on hisse ile kendisine, yüzde doksan hisse oranı ile davalı N.. B..'a müdür ataması yapılarak bırakıldığını, 14.11.2011 tarihinde ortaklar kurulu kararı ile şirketin yüzde doksan ortağı N.. B.. tarafından, kendisinin şirket müdürlüğüne son verildiğine dair karar alındığını, istifa beyanının olmadığını, şirket müdürlüğünden çıkarılmasına ilişkin ortaklar kurulu kararının kanun ve şirket ana sözleşmesi maddeleri gereği mümkün olmadığını ileri sürerek, alınan bu kararın yokluk ve butlan ile hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı ile müvekkili N.. B..'ın, şirkette münferiden temsil yetkisine sahip bulunduklarını, bununla birlikte fiilen şirketin yönetim ve temsili ile rutin iş ve işlemlerini, eğitim ve uzmanlık alanı olması itibariyle davacının tek başına yürüttüğünü, davacının bu işleri yaparken dikkatsiz, özensiz ve kasti olarak şirket çıkarlarına telafisi zor zararlar verdiğini, şirketi açıkça zarara uğrattığının tespit edildiğini, davanın haksız ve yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının ortaklık sözleşmesiyle şirkete müdür olarak atandığı, TTK'nın 543/1. maddesi hükmünün (yeni 630. md.) yollaması ile dava konusu olaya uygulanması gereken aynı Yasa'nın 161. maddesi (yeni 210. md.) hükmü uyarınca, ana sözleşme ile atanan müdürlerin bu sözleşmede belirlenen sürenin bitmesinden önce ortaklar kurulu kararı ile müdürlükten azillerinin mümkün olmadığı, mahkemeye başvurarak haklı sebeplere dayanarak şirket müdürlüğünden azlinin talep edilmesi gerektiği, gerekçesiyle, davanın kabulüne, 14.11.2011 tarih ve 2 nolu ortaklar kurulu kararı ile davacının şirket müdürlüğünden azli kararının hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmiştir.Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.1) Dava, şirket ana sözleşmesi ile müdür olarak görevlendirilen ortağın, müdürlükten çıkma kararının hükümsüzlüğünün tespitine ilişkindir. Ortaklar kurulunun kararının iptali davasında husumetin şirkete yöneltilmesi gerekir. Bu itibarla mahkemece, davanın ortak N.. B.. yönünden husumetten reddi gerekirken bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.2) Davalı şirketin temyiz itirazlarına gelince; davacı, diğer ortak N.. B.. ile birlikte ana sözleşmeyle şirkete müdür olarak atanmıştır. Şirket ana sözleşmesinin “Şirketin İdaresi” başlıklı 8. maddesine göre; şirketin işleri ve muameleleri ortaklar kurulu tarafından seçilecek bir veya birkaç müdür tarafından yürütülür. İlk 20 yıl için şirket ortakları olan Ö.. U.. ve N.. B.. müdür olarak seçilmişlerdir. Müdürler şirketin ödenmiş esas sermayesinin yarısından fazlasını temsil eden ortakların kararı ile değiştirilebilir. Mülga TTK'nın 543. maddesi yollamasıyla aynı Yasa'nın 161. maddesine göre “İdare işleri mukavele ile bir ortağa verilmiş ise, onun idare, hak ve vazifesi diğer ortaklar tarafından tahdit olunamayacağı gibi kendisi azil dahi olunamaz. Ancak, muhik sebepler mevcutsa, ortaklardan birinin talebi üzerine mahkeme kararı ile idare hak ve vazifesi tahdit veya nez'olunabilir. Ana sözleşmenin, belirtilen 8. maddesinde şirketin idaresi, ödenmiş esas sermayesinin yarısından fazlasını temsil eden ortakların kararı ile değiştirilebileceği şeklinde düzenlenmiştir. Yukarıda ifade edilen TTK'nın 161. madde hükmü emredici olması nedeniyle ana sözleşmeye buna aykırı hüküm konulamaz ise de davacının müdürlük yetkisinin kaldırılmasına dair dava konusu, 31.01.2012 tarihli ortaklar kurulu toplantı tutanağında davacının da imzası bulunup, müdürlük yetkisinin kaldırılması kendi rızasıyla olmuştur. Ortaklar kurulu kararındaki davacının karara katılımı ve imzası, aynı zamanda müdürlükten istifa ettiği anlamına da gelir. Bu davada, ortaklar kurulu kararının yok hükmünde olduğunu istemesi Medeni Kanun'un 2. maddesine aykırıdır. Davacının, ortaklar kurulu kararındaki imzasının sahteliği hususunda itirazı olmadığı gibi; hata, hile, ikrah iddiası da yoktur. Buna göre davanın reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kabulü doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı N.. B.., (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle ise davalı şirket yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edenlere iadesine, 31/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.