Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17411 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7700 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) ANADOLU 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 15/01/2014NUMARASI : 2014/18-2014/17 D.İŞİstanbul (Kapatılan) Anadolu 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15.01.2014 tarih ve 2014/18-2014/17 D. İş sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi ihtiyati hacze itiraz eden (borçlu) vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK'nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:İhtiyati haciz isteyen (alacaklı) vekili; müvekkilinin 13/01/2014 tarihli Hakem Heyeti Kararı'na istinaden karşı taraf borçludan 56.667.459 TL alacaklı olduğunu, karşı tarafın mal kaçırma hazırlığı içerisinde bulunduğunu ileri sürerek borçlunun menkul, gayrimenkul ve 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; 2014/18–2014/17 D.iş Karar sayılı ve 15/01/2014 tarihli ilamı ile talebin kabulü ile ihtiyati haciz kararı vermiştir.İhtiyati hacze itiraz eden (borçlu) vekili; alacağa konu hakem kararının taraflar arasında imzalanan 14/03/2004 tarihli sözleşmeye istinaden verildiğini, gerek sözleşmenin 17. maddesi gerekse hakem tayini için gönderilen noter ihtarnamesinin (09/08/2006) tarihi itibariyle olaya HUMK hükümlerinin uygulanması gerektiğini, buna göre hakem kararlarının kesinleşmeden icraya konulamayacağı ve kesinleşmeyen bir ilama dayalı olarak da ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği, bununla birlikte alacaklı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu 2. İcra Müdürlüğü'nün 2014/683 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının ve hakem kararının takibe konu edildiğini, müvekkilinin şikayeti üzerine İstanbul Anadolu 13. İcra Hukuk Mahkemesi'nce takibin iptal edildiğini, kesinleşen bu ilam ile ihtiyati haciz kararının da ortadan kalkmış olduğunu, müvekkilinin vermiş olduğu hizmetin kamu hizmeti olduğunu, dolayısıyla mal kaçırma gibi bir durumun söz konusu olmadığını, ihtiyati haciz kararı ile müvekkiline verilen zararın aynı zamanda kamu zararı teşkil edeceğini ileri sürerek mahkemece verilen ihtiyati haciz kararına itirazlarının kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmiştir.Mahkemece, duruşmalı olarak yapılan itiraz incelemesi sonunda; ihtiyati haciz isteyen vekilinin talebine dayanak yaptığı 13/01/2014 tarihli hakem kararına istinaden alacağın varlığına ve müaccel olduğuna kanaat getirmek suretiyle ihtiyati haciz kararı verilmiş olduğu, İİK'nın 265/1. maddesine göre borçlunun kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata itiraz edebileceği, somut olay bakımından itiraz sebebi olarak ileri sürülen hususların İİK'nın 265. maddesinde sınırlı olarak belirtilen itiraz sebepleri arasında bulunmayıp, aynı Kanun'un 264. maddesinde düzenlenen ihtiyati haczi tamamlayan merasim veya açılacak iptal davası gibi davalar sırasında incelenebilecek nitelikte olduğu, muacceliyetin ise öz olarak alacaklının alacağını talep etme yetkisini ifade etmekte olup kural olarak her bir borcun doğduğu anda muaccel olacağı, taraflarca düzenlenen 14/03/2004 tarihli sözleşmenin ihtilafların hallini düzenleyen 17. maddesinde; tüm ihtilafların hallinde HUMK'nın uygulanacağı açıkça belirtmemekte olup hakemlerin tayinine ilişkin yapılan düzenlemede herhangi bir eksiklik olduğu takdirde HUMK'nın 516 ve devamında yer alan hükümlerin uygulanacağının açıkça vurgulandığı gerekçesiyle borçlu DEKAŞ vekilinin ihtiyati haciz kararına karşı yaptığı itirazlar yerinde görülmediğinden itirazın reddine karar verilmiştir.Kararı, borçlu vekili temyiz etmiştir. 1-Talep ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İhtiyati haciz isteyen (alacaklı) borçluya römorkaj ve palamar hizmeti verdiğini iddia ederek bu hizmetlerden kaynaklanan alacağı için ihtiyati haciz isteminde bulunmuştur. İhtiyati haciz isteyenin borçluya verdiğini iddia ettiği hizmetler 6102 sayılı TTK'nın 5. kitap 8. kısım 1352 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, uyuşmazlığın çözümünde TTK'nın deniz ticaretine ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu durumda, davanın denizcilik ihtisas mahkemesinde görülmesi zorunludur. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 20.07.2004 gün ve 370 sayılı kararı ile İstanbul’da denizcilik ihtisas mahkemesi kurularak faaliyete geçirilmiş ve yargı alanı olarak İstanbul ili mülki hudutları belirlenmiştir. Mahkemelerin görevine ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle temyiz dahil yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması usul hukukunun yerleşik bir kuralı olduğundan mahkemece resen görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde uyuşmazlığın esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.2-Bozma neden ve şekline göre borçlu vekilinin esasa yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın re'sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle borçlu vekilinin esasa yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.