Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16895 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9046 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 31/10/2013NUMARASI : 2013/78-2013/236Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31/10/2013 tarih ve 2013/78-2013/236 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili tarafından, davalı için logo, logotayp, kartvizit, antetli kağıt, dosya, zarf ve web sitesi şekli gibi kurumsal web dizaynı yapıldığını, dergi şeklinde kurumsal tanıtım kataloğu hazırlandığını, iç mimarlık firması ile anlaşılarak davalının iç ve dış dizaynı, yerleşim ve görsel çalışmasının yapıldığını, www.vfcyayinlari.com site ismi ve hostinginin iki yıllığına satın alındığını, personelin elektronik imzalarının hazırlandığını, davalının çıkarmak istediği ... Finans dergisinin içerik planının hazırlandığını, yayın sitesi için iki kitabın pdf haline getirilerek kapakların hazırlandığını ve baskıya uygun veya internet sitesinden indirilecek hale getirildiğini, çeşitli kanallarda davalının reklamlarının müvekkili aracılığı ile yayınlandığını, davacı şirket tarafından senaryo hazırlandığını, görsel videolar satın alındığını ve bir stüdyo kiralanarak montaj, dublaj ve seslendirme yapıldığını, müvekkili tarafından gerçekleştirilen reklam çalışmaları sebebiyle de davalı tarafından %15 ajans hizmet bedeli de ödenmesi gerektiğini, ancak davalının ödeme yapmaktan kaçındığını, alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek; icra takibine itirazın iptalini, takibin devamını, alacağa %15 ve değişen oranlarda reeskont avans faizi uygulanmasını, icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafından verilen hizmet bedellerinin tamamının ödendiğini, anlaşmaya aykırı olarak kesilen faturaların, anlaşmazlık olan hususlar belirtilmek suretiyle iade faturası ile iade edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, takibe konu alacağın davacının ticari defterlerinde yer aldığı, davalının kayıtlarında 8.733,00 TL bedelli iade faturasının olduğu tespit edilmiş ise de, hangi sebeple düzenlendiğine dair dosyaya somut bir belge sunulmadığı, açık fatura şeklindeki bu faturanın davacıya gönderildiğine dair bir kayıt da bulunmadığı, davalının takibe konu borcunu ödediğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, takip dosyasında davalının asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, takibin 12.955,19 TL asıl alacak üzerinden ve takipte değişken oranda avans faiz oranı uygulanmak suretiyle devamına, işlemiş faize yönelik itirazın iptali talebinin reddine, İİK'nın 67/2 maddesi gereğince asıl alacağın % 40'ına tekabül eden 5.182,07 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, FSEK uyarınca davacı tarafından verilen hizmet faturalarına dayalı icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, dava dilekçesinde, davalının iade faturası kestiği, gerçek dışı ve kötüniyetli bu iade faturasının derhal davalıya iade edildiği bildirilmiştir. Mahkemece, serbest muhasebeci, mali müşavir bilirkişiden taraf defterlerinde yapılan sınırlı incelemeye göre rapor alınmışsa da, bilirkişi raporunda, davalı tarafından düzenlenen iade faturasının düzenlenip düzenlenemeyeceği hususunun teknik bir konu olması sebebiyle uzmanlık alanına girmediği mütalaa edilmiştir. Dava konusu edilen hizmetlerin niteliği, davacı tarafından kesilen hizmet faturalarının, davalı tarafından kesilen iade faturasının içerikleri ile, davalı tarafından bu iade faturasının kesilip kesilemeyeceğinin belirlenmesi için uyuşmazlığın teknik uzmanlığı gerektirdiğinin kabulü ile yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın temyiz eden davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 05.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.