Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16845 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8268 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 12/02/2014NUMARASI : 2011/585-2014/42Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12.02.2014 tarih ve 2011/585-2014/42 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile şirket dışındaki davalıların, davalı şirketin ortakları olduğunu, davalı N.. T..'ın müvekkilinin eşi, davalı Ö. T.. ve H.. T..'ın müvekkilinin kızları olduğunu, müvekkili ile eşi davalı N.. T.. arasında çıkan anlaşmazlıklar sonucu boşanma ve mal paylaşım davaları açıldığını, ortaklar arasındaki güvenin ortadan kalktığını, ihtarname tebliğine karşın müvekkiline kâr payı ödenmediğini ileri sürerek müvekkilinin şirketten çıkmasına müsaade edilerek şimdilik 5.000,00 TL çıkma payı ile 2.500,00 TL kâr payının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, bu talebi kabul edilmediği takdirde şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili, davalı şirkete ortak olan davalılara husumet yöneltilmeyeceğini, boşanma davası açılmasının gerekçesinin davacının eşini aldatması olduğunu, davacının tazminat külfetinden kurtulmak için bu davayı açtığını, ortaklar genel kurulu kârın dağıtımına karar vermediği sürece kâr dağıtımı yapılamayacağını, ortaklar genel kurulunun da kâr dağıtımı konusunda kararı bulunmadığını, davacının ortaklıktan çıkmasını kabul ettiklerini, davacının davalı şirkete borçlu olduğunu bu nedenle ortaklıktan çıkma payı talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, kısmen benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; ortağın limited ortaklıktan çıkmasına izin verilmesi davasının hem ortaklık hem de ortakların tamamı aleyhine açılması gerektiğinden ortaklara husumet yöneltilemeyeceği yolundaki davalı itirazının yerinde olmadığı, davacının ortaklıktan çıkma isteğinin davalılarca da kabul edilmekte olması, ortaklar arasındaki akrabalık bağı ve geçmişte yaşanan olaylar itibariyle davacının ortaklıktan çıkmaya izin istemesinde haklı nedenler bulunduğu, davacının davalı şirkete çıkma payına tekabül eden miktardan daha fazla borçlu olduğu, ortaklar kurulunun kâr dağıtımı konusunda karar almaması, bu nedenle davacının alacak hakkına dönüşmüş kâr payı alacağı olmadığı, kârların sermayeye eklenmiş olması dolayısıyla çıkma payının belirlenmesi yönünde tesbit edilen şirket malvarlığı rayiç değerinin geçmiş dönem karlarını da kapsadığı gerekçesiyle davacının ortaklıktan çıkmasına izin verilmesine, çıkma payı ve kâr payı isteklerinin reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Ancak, dava ortağın limited şirketten çıkarılmasına ilişkin olup, ortağın çıkma payının karar tarihine en yakın tarih itibariyle şirketin gerçek değeri üzerinden tespit edilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece açıklanan bu ilke doğrultusunda çıkma payının belirlenmesi gerekirken şirkete ait taşınmazların dava tarihindeki değerleri diğer şirket varlıklarının da 30.09.2013 tarihli şirket bilançosundaki değerleri esas alınarak çıkma payının belirlenmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.3-Ayrıca davacı, davalı şirketin Milli Eğitim Bakanlığı'ndan aldığı ihale sonucu şirkete ödeme yapıldığını, bunun şirket gelirlerinde görünmediğini bildirerek bilirkişi raporuna itirazda bulunmuş olup mahkemece, bu itiraz üzerinde durulmadan, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle de davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 05.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.