MAHKEMESİ : ÇORUM 2. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/06/2013NUMARASI : 2011/1195-2013/659Taraflar arasında görülen davada Çorum 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/06/2013 tarih ve 2011/1195-2013/659 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, mali müşavir olan müvekkilinin davalı şirket nezdinde mesleki sorumluluk sigortası yaptırdığını, müvekkilinin mükellefine ait işyerinde çalışan işçinin geçirdiği iş kazasını ilgili kuruma zamanında bildirmemesi sebebiyle, ilgili kuruma mükellefi tarafından ödenen idari para cezasının, müvekkilinden tahsil edildiğini, davalı tarafça idari para cezasının teminat kapsamı dışında olduğu gerekçesi ile ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı aleyine başlatılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 40'tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, takip konusu edilen tutarın işçi için ödenen tedavi giderlerine yönelik olduğunu, iş kazasının süresinde ihbar edilmemesinden kaynaklanan bir idari para cezası olmadığını, bu yükümlülüğün tamamıyla davacının mükellefi olan işverene ait olduğunu, davacıya bu hususta bir yükümlülük yüklenemeyeceğini, mesleki sorumluluk sigortası ile sadece sigortalının sorumluluklarının teminat altına alınmış olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın B1 maddesine göre somut olayda rizikonun gerçekleşmediği, rizikonun gerçekleştiği kabul edilse dahi, davacı mükellefince kuruma yapılan ödemenin idari para cezası değil rücu tazminatı olduğu, iş hukuku mevzuatına göre iş kazası bildirimi yükümlülüğünün işverene ait olduğu, mali müşavirin iş kazasının bildirmek gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığı, davacı ile dava dışı mükellef arasındaki sözleşmede de davacıya bu yönde bir sorumluluk yüklenmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, mesleki sorumluluk sigorta sözleşmesinden kaynaklanan sigorta bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece iş kazasının SGK'ya bildirim yükümlülüğünün mali müşavirde olmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiş ise de, 22.05.2012 tarihli bilirkişi raporunda iş kazası bildirim yükümlülüğünün mali müşavirlik mesleğinin parçası olduğu şeklinde görüş açıklandığı gibi, davacının temyiz dilekçesine eklediği TÜRMOB'un 20.09.2013 tarihli yazısında da iş kazasını bildirim yükümlülüğünün mali müşavirin görevi kapsamında olduğu bildirilmiştir. Bu durumda, mahkemece bu yöndeki bilirkişi raporuna neden itibar edilmediğinin karar yerinde açıklanmaması ve ilgili kurumlardan bu husus sorulmadan karar verilmesi doğru olmamıştır. Ayrıca, Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın B1. maddesine göre, rizikonun gerçekleşmediği ve işverene ödenen tazminatın poliçe kapsamında bulunmadığı, mükellefin kuruma yaptığı ödemenin idari para cezası niteliğinde olmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiş ise de, sigorta poliçesinin özel koşullar başlıklı kısmında "....ilgili resmi kurumlar tarafından kesilen idari para cezaları, özel usulsüzlük cezaları, SSK primi,veya sigortalının mesleki faaliyeti ifa ederken yaptığı hata veya kusurdan dolayı oluşan müteselsil sorumluluk gereği ödemesi gereken vergi, vergi cezası, gecikme zammı ve gecikme faizi muafiyet hükmü saklı kalmak şartı ile poliçede yazılı limitler dahilinde..''temin edildiği belirtilmiş, ayrıca Genel Şartların, Sigortanın Konusu başlıklı A1. maddesinde, sözleşme süresi içerisinde meydana gelen olay sonucu doğan ve sorumluluk hükümleri uyarınca tazmini sözleşme süresi içinde ya da sonrasında talep edilen zararlara karşı veya sözleşme yapılmadan önce veya sözleşme yürürlükteyken meydana gelen bir olay nedeniyle, sadece sözleşme süresi içinde sigortalıya karşı doğabilecek taleplere karşı teminat verildiği belirtilmiştir. Mahkemece iki kez bilirkişi raporu alınmış olup, her iki raporda da sadece idari para cezasının teminat kapsamında olduğu belirtilmiştir. Bu durumda Genel Şartların yukarda açıklanan A1 ve B1 maddeleri gözetildiğinde, mahkemece sadece idari para cezalarının teminat kapsamında olduğunun kabulü doğru olmadığı gibi bu hükümler değerlendirilerek ne suretle rizikonun gerçekleşmediğinin açıklanmaması da doğru olmadığından, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 31.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.