Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1653 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 10988 - Esas Yıl 2008





DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı G…A.Ş.’ndeki %49,9 oranındaki nama yazılı hisse senetlerinin tamamının 20.11.1991 tarihli davalı teklifnamesi ve ekindeki ödeme planı uyarınca davalıya satıldığını, davalının (300.000.000)TL dışında bir ödemede bulunmadığını ileri sürerek, (7.492.467.984)TL anapara, (2.114.133.333)TL gecikme faizi, (59.377.808.773)TL temerrüt faizi, (2.968.890.439)TL BSMV olmak üzere toplam (71.953.300.529)TL’nın %112,5 oranında temerrüt faizi ve %5 oranında BSMV ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, zamanaşımı ve esas yönünden davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, Dairemiz’e ait 07.05.2007 tarihli ilamına dayanılarak, dava konusu hisse senetlerinin davalının 20.11.1991 tarihli teklifi ve davacının 26.11.1991 tarihli kabulü ile davalıya satılıp teslim edildiği, davalının anılan teklifi uyarınca 20.01.1992 tarihinde temerrüde düştüğü, uyuşmazlığın kredi sözleşmesinden değil hisse satışından kaynaklandığından ticari reeskont faizi uygulanması gerektiği, yine anılan teklifnamede BSMV ödeneceğine dair bir hüküm olmadığı gibi aksine her türlü vergi ve harçların davacı bankaya ait olduğunun bildirildi gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, toplam (38.283,23)YTL’nın (7.492,46)YTL tutarındaki asıl alacak kısmına 09.11.2001 dava tarihinden itibaren %60 ve değişen oranlarda ticari reeskont faizi uygulanması suretiyle davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.KARAR: 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacının 26.11.1991 tarihinde kabul ettiğini bildirdiği 20.11.1991 tarihli davalı teklifinde açıkça, her türlü vergi ve harçlarla alım satım masraflarının davacı banka tarafından karşılanacağının belirtilmiş olması karşısında, mahkemece davacı yararına BSMV.’ne hükmedilmemesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, yine dava konusu hisse alım satımından kaynaklanan uyuşmazlığın BK.’nun 125. maddesi uyarınca 10 yıllık zaman aşımı süresine tâbi olmasına ve davalı tarafın cevap dilekçesinde dayanılmayan 13.02.1992 tarihli rehin sözleşmesine ilişkin savunmalarına, davacı vekilince 23.06.2003 tarihli oturumda savunmanın genişletilmesine muvafakat edilmediği bildirilerek açıkça karşı çıkılmış bulunmasına göre, davalı vekilinin tüm ve davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Ancak dava, anonim şirket hisse alım satımı sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.TTK.’nun 3. maddesinde bu kanunda tanzim olunan hususlarla bir ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işlerin ticari iş olduğu, aynı yasanın 4/1. maddesinde de bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı belirtilmiştir. Dolayısıyla somut uyuşmazlık yönünden de talep halinde ticari işler için uygulanan temerrüt faizinin istenebileceği tabiidir. Davacılar vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde de türü belirtilmeden %112,5 oranında temerrüt faizi talep edildiğine ve bu faiz oranı 20.01.1992 temerrüt tarihi itibariyle ticari işler için uygulanan faiz oranının üzerinde olduğuna göre, mahkemece davacının 20.01.1992 temerrüt tarihinden itibaren faiz alacağının da ticari işler için uygulanan faiz oranı üzerinden hesaplanması gereklidir.Ticari işlerde uygulanacak temerrüt faizi ise 4489 Sayılı Yasa ile değişik 3095 Sayılı Kanun’un 2. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiş olup, bu faiz oranı 4489 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 01.01.2000 tarihinden önceki dönem için reeskont, 01.01.2000 tarihinden sonra ise avans faizi oranını ifade etmektedir. Somut uyuşmazlıkta ise mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda davacının birikmiş faiz alacağı hesaplanırken 01.01.2000 tarihinden 09.11.2001 dava tarihine kadar olan dönem için de avans faizi yerine reeskont faizi uygulanmıştır. Ayrıca mahkemece kurulan hüküm kısmında da asıl alacağa 09.11.2001 dava tarihinden itibaren %60 ve değişen oranlarda ticari reeskont faizi yürütülmüştür. Oysa yukarıda da belirtildiği gibi dava tarihi itibariyle ticari işler için uygulanan temerrüt faizinin türü avans faizi olduğu gibi 5335 Sayılı Kanun ile 01.05.2005 tarihi itibariyle reeskont faizi tabiri 3095 Sayılı Kanunu’ndan tamamen çıkarılmıştır.Bu durum karşısında mahkemece, davacının işlemiş ve işleyecek faiz alacağının yukarıda açıklanan şekilde hesaplanıp uygulanması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm ve davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.657,12 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 15.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.