Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16479 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13143 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 15/05/2013NUMARASI : 2012/364-2013/238Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15/05/2013 tarih ve 2012/364-2013/238 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 24/10/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. B.. B.. ile davalı vekili Av. H.. G.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin G. A. Servis Pazarlama ve Ticaret A.Ş'de bulunan hisselerini 10.03.2010 tarihli hisse devir sözleşmesi ile davalıya devrettiğini, bu devrin aynı tarihte şirket yönetim kurulu toplantısında görüşülerek kabul edildiğini ve pay defterine işlendiğini, devir bedelinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalının haksız itirazı ile takibi durdurduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının hisse devir tarihinden 16 ay sonra devir bedelini alamadığından bahisle icra takibi başlattığını, BK'nın 182. maddesi uyarınca peşin satışın söz konusu olduğunu, davacının devir bedelini almadığını ispatlaması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 10.03.2010 tarihli hisse devir sözleşmesi ile dava dışı şirketteki hisselerini davalıya devrettiği, söz konusu sözleşmede bedelin ödenmesine ilişkin kayıt bulunmadığı, davacının hissesinin devrine dair sözleşmenin davacının da yönetim kurulu üyesi olarak imzası bulunan karar ile onandığı ve pay defterine işlendiği, böylece satımın tamamlandığı, davacının yönetim kurulu üyesi olarak devir/satış işleminin tamamlanması için gereken kabul kararının altında imzası bulunduğu gözetildiğinde mülga BK'nın 182. maddesi uyarınca tamamlanmış satımda ödemenin peşin yapıldığına dair kuralın aksini ispat yükümünün davacı üzerinde bulunduğu, davacının dayandığı 18.03.2010 tarihli protokolde davalının hisse devrine ilişkin yükümlülüklerine dair bir hüküm mevcut olmadığı, davacının belirtilen kuralın aksini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Dava, davacının ortağı olduğu dava dışı G.A.Ş. hisselerinin davalıya devri nedeniyle hisse devir bedeli alacağının tahsili amacıyla davacı tarafından girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davaya konu hisse devri 10.03.2010 tarihli devir senedine istinaden yapılmış ve ticaret siciline de tescil edilmiştir. Mahkemenin sözleşme tarihinde yürürlükte olan BK’nın 182/2. maddesine göre hisse devir bedelinin davacıya ödendiğine dair karine oluştuğu ve bu karinenin aksinin davacı tarafından ispatlanması gerektiğine dair gerekçesi doğrudur. Davacının dosyaya sunduğu iki ayrı protokolün devir bedeli ve pay devri ile ilişkili olmaması dikkate alındığında, davacının devir bedelinden dolayı alacağını dava tarihinde yürürlükte bulunan HUMK’nın 288. ve 290. maddeleri uyarınca yazılı belge ile ispatlaması gerekir. Ancak davacı iddiasını yazılı belge ile ispat edemediğinden, davalı lehine oluşan karinenin aksini kesin delil olan yemin delili ile de ispat edebilir. Bu itibarla, davacı yemin deliline de dayanmış olduğundan, mahkemece davacıya hisse devir bedellerinin miktarı ve ödenmediği iddiası konusunda yemin teklifi hakkı hatırlatılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan sebeplerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 24/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.