Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16362 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15056 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BODRUM 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/05/2013NUMARASI : 2012/84-2013/517Taraflar arasında görülen davada Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/05/2013 tarih ve 2012/84-2013/517 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 21/10/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. S.. K.., davalılardan A.. Ç.., P.. Ç.. ve Mak-El M. San. ve Tic. Ltd. Şti vekili Av. A.. B.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalılar A.. Ç.. ve P.. Ç..'nın S.. Y.. ile ortak oldukları Mak-El Müh. Ltd. Şti. ve Mak-El Paz. Tic. Ltd. Şti'nin ortalığını sonlandırma ve devir işlemleri konusunda 09/06/2011 tarihli sözleşmeyi ekleriyle birlikte imzalayarak ortaklıklarını hangi şartlarda, nasıl bitirecekleri konusunda anlaştıklarını, söz konusu sözleşmenin 21. maddesi gereğince müvekkiline ödenmesi gereken 200.000,00 TL'den 150.000,00 TL'nin ihtarlara rağmen ödenmediğini, davalılar A.. Ç.. ve P.. Ç..'ya karşı yapılan icra takibine karşı da anılan davalıların itirazda bulunduklarını ileri sürerek, borçluların takibe vaki itirazlarının iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar A.. Ç.. ve P.. Ç.. vekili, davanın dayanağını teşkil eden 09/06/2011 tarihli Protokolün 21. maddesine göre borç ve alacak bakiyelerinin bugün bile henüz tam bir mutabakatla doğrulanmadığını, kesinleşmeyen hususa dayalı olarak icra takibi yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki 09/06/2011 tarihli sözleşmede, Y. Grubu'nun, M.-E. Paz. Tic. Tur. İnş. Eml. Ltd. Şti'deki "M.-E. unvanının 31/12/2010 tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde değiştirmek suretiyle kullanımından vazgeçeceği yazılı olup Y. Grubu'nun M.-E. unvanını, B. olarak değiştirdiği, yapılan bu değişikliğin "M.-E." unvanının kullanımından vazgeçildiği anlamına gelmeyeceği, davalının bu yöndeki savunmalarında haklı olduğu, bu nedenle taraflar arasındaki 09/06/2011 tarihli Protokolün 21. maddesindeki 150.000 TL'nin davacı için kesinleşmiş bir alacak olarak nitelendirilemeyeceği ve buna dayalı olarak davacının davalıdan 150.000 TL alacak talebinde bulunmayacağı sonucuna varılarak, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, taraflar arasında imzalanan protokole dayalı alacak istemine ilişkindir. Davacı ile davalılar A.. Ç.. ve P.. Ç.. arasında 09.06.2011 tarihinde imzalanan aralarındaki ortaklıkları sonlandırma ve devre ilişkin Protokolün 21. maddesinde, bu madde kapsamındaki borç ve alacaklar, 30.07.2011 tarihine kadar kesinleşmediğinde mevcut 31.05.2011 tarihli bakiyelerin kesinlik kazanmış sayılacağı belirtilmiştir.Söz konusu protokolün anılan maddesinde kesin hesap çıkmamakla birlikte S.. Y..'ın A.. Ç.. ve P.. Ç..'dan olan alacağının 200.000 TL'de sabitlendiği, 30.07.2011 tarihine kadar borç ve alacaklar kesinleşmediğinde mevcut 31.05.2011 tarihli bakiyelerin kesinlik kazanacağı öngörülmüş olup, bu hususların tarafların serbest iradeleri ile kararlaştırıldığı ve öngörülen alacağın istenebilmesinin de Protokolün diğer maddelerindeki yükümlülüklerin yerine getirilmesi koşuluna bağlanmadığı görülmüştür.Bu durumda mahkemece, anılan madde hükümleri nazara alınarak öncelikle taraflar arasındaki borç ve alacakların 30.07.2011 tarihine kadar kesinleştirilip kesinleştirilmediği üzerinde durulması, kesinleştirilmemiş olması halinde bu kez anılan madde uyarınca 31.05.2011 tarihli bakiyenin kesinlik kazanacak olması nedeniyle bu tarih itibariyle davacının alacağının belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmadan Protokolün başka bir maddesinde kararlaştırılan ve işbu davanın dayanağını teşkil eden 21. maddedeki alacak ve borç hesabı ile ilişkilendirilmemiş olan unvan kullanımı hususunda yapılan değerlendirmeye dayalı olarak davacının alacağının kesinleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.