Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1630 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 959 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/06/2011 tarih ve 2010/149-2011/177 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, dava dışı sigorta şirketince müvekkiline ödenmesi gereken hasar sigorta tazminatının davalı vasıtasıyla müvekkiline havale edildiğini, ancak bu miktarın müvekkilinin murisinin kefili olduğu kişiler ile müvekkilinin kredi borçlarına mahsup edildiği gerekçesiyle müvekkiline ödenmediğini, müvekkilinin aleyhine başlatılmış bir icra takibi olmadığı gibi murisi ile arasındaki mirasçılık ilişkisinin de tespit edilmediğini, müvekkilinin ... borcun yapılandırması için müracaat ettiğini, davalının işleminin yersiz bulunduğunu ileri sürerek, 34.760.00 YTL’nin paranın hesaba yatırılma tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, davacıya kredinin ... Bakanlığı'nca sağlandığını, gelen paranın da ... Müdürlüğü hesabına aktarıldığını, anılan Bakanlığın davaya dahil edilmesi gerektiğini, davacının tüm borçlarının muaccel hale geldiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, uyuşmazlığa konu paranın davalı ile dava dışı ... Bakanlığı arasındaki protokol uyarınca bakanlık hesabına aktarıldığı, davalının kredi kullanımında aracı olduğu, el koyma işleminin davacı ile dava dışı bakanlık arasındaki borç ilişkisinden kaynaklandığı, davalıya husumet düşmediği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 15.02.2010 tarih, 2008/10767- 1702 Esas ve Karar sayılı ilamı ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak, davalı ... aleyhine açılan dava eldeki davayla birleştirilmiştir. Birleşen dava davalısı ... ve ... Bakanlığı vekili, müvekkili ile diğer davalı banka arasında imzalanan protokol uyarınca yapılan işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını ve işlemi davalı Bankanın yapmış olması nedeniyle müvekkili İdarenin husumetinin bulunmadığını, davacı ... murisinin talepleri uygun bulunmadığından kredi borçlarının yapılandırılmadığını, bu nedenle muaccel hale gelen kredilerle ilgili işlemlerin başlatılması için davalı Bankanın talimatlandırıldığını, tahsilatların usulüne uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, bozma ilamı, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, dava dışı ...'nin uyguladığı proje kapsamında kooperatif ortakları ve kooperatif tüzel kişiliği tarafından kullandırılan krediler ile ilgili olarak muacceliyet olurunun verildiği, davacının müteselsil kefilleri ile babası ve müteselsil kefillerinin borçlarının yapılandırılmadığı ve davacı adına yatırılan hasar sigorta tazminatının, davalılar arasında uygulanan uygulama protokolü hükümleri çerçevesinde davacıya ödenmediği, yapılan mahsup işleminin yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, dava dışı sigorta şirketi tarafından davacı adına havale edilen sigorta tazminatının haksız yere ödenmediği iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş ise de, bozma gereği yerine getirilmemiştir. Dairemiz bozma ilamında, davacı adına havale edilen paranın kooperatif kredi borcu nedeniyle birleşen dava davalısı Bakanlık hesabına aktarılmasının doğru olup olmadığının açıklığa kavuşturulması için, davacının kendisinin ve murisinin kefili olduğu ortakların kullandığı kooperatif kredi borcunun muaccel hale gelip gelmediği, gelmiş ise davalı Bankanın kendiliğinden mahsup yapmasının yerinde olup olmadığının tespitinin zorunlu olduğuna işaret edilmiş olmasına rağmen mahkemece bu konu hakkında herhangi bir araştırma yapılmadığı gibi davalı Banka ile birleşen dava davalısı Bakanlık arasında imzalanan Protokolün 9. maddesi, dava dışı Kooperatif ve ortaklarına kullandırılan kredinin geri ödemesine ilişkin olduğu gözden kaçırılarak hatalı şekilde yorumlanmıştır. Bu durumda mahkemece Dairemiz bozma ilamında belirtilen hususlarda gerekli araştırmanın yapılması ve ortaya çıkan sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.