Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16277 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14565 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/06/2013NUMARASI : 2012/264-2013/590Taraflar arasında görülen davada Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20/06/2013 tarih ve 2012/264-2013/590 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 21.10.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. A.. Ç.. ile davalı vekili Av. M. A. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 26.11.2008 tarihli acentelik sözleşmesi akdedildiğini, davalı şirket tarafından 06.06.2011 tarihli yazı ile 2011 Nisan ayı itibari ile yapılan kontrollerde oto sorumluluk branşındaki hasar prim oranının %105 gibi yüksek bir seviyeye ulaştığı, oto sorumluluk branşında şu anda %17 olan acente komisyonunun 07.06.2011 gününden başlayarak %5 olarak değiştirileceğinin bildirilerek komisyon oranının haksız olarak düşürüldüğünü, müvekkili şirket tarafından poliçesi düzenlenen araçların kaza yapmasında kusurunun bulunmadığını, davalı şirketin bu şekilde hareket etmesinin yerinde olmadığını, müvekkili şirketin komisyon oranının %70 oranında düşürülmesine rağmen faaliyetlerine devam ettiğini, daha sonra davalı şirket tarafından Beyoğlu 5. Noterliğinin 14 Aralık 2011 tarihli ihtarı ile fesihname ve azilname düzenlendiğini, hiçbir gerekçe gösterilmeden acentelik sözleşmesinin feshedildiğini, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun 23/16 maddesi gereğince denkleştirme işleminin sağlanması ve müvekkili şirketin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalı şirketlerin müvekkili şirkete 50.000 TL denkleştirme tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 30.01.2013 tarihli dilekçesi ile toplam 241.076 TL tazminatın faizi ile tahsilini istemiştir. Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacı acentenin sözleşmesinin feshinde haklı bir nedeninin tespit edilemediği, dosyada yer alan ve acentelik sözleşmesinin fesih tarihinden sonra akdedilmiş sigorta sözleşmelerine ait çok sayıda sigorta poliçesinden davalı şirketin acentelik sözleşmesinin feshinden sonra da davacı acentenin oluşturduğu müşteri çevresi sayesinde menfaat elde ettiği, buna karşılık davacı acentenın ise akdedilen bu sözleşmeler dolayısıyla acentelik sözleşmesi devam etmiş olsaydı elde edeceği komisyon isteme hakkını kaybettiği için somut olayda portföy tazminatının ödenmesi gerektiği, acentelik sözleşmesinin 24. maddesinde düzenlenen acentenin sözleşmenin feshi halinde davalıdan herhangi bir hak ve tazminat talep edemeyeceği düzenlemesi ise haksız şart niteliğinde olduğundan mahkemece gözönüne alınmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 241.076 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Dava, acentelik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun 23/16 maddesi gereğince denkleştirme tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu denkleştirme tazminatı olarak, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının acentelik faaliyeti 5 yıldan az devam ettiği için faaliyetin devam ettiği sürenin yıllık ortalamasının üst sınırı oluşturduğu tesbiti yapılarak, devam eden faaliyet sırasında elde edilen toplam kazancın faaliyet süresine bölünmesi ile bulunan miktara hükmedilmiştir. Oysa 5684 sayılı yasanın 23/16 maddesi aynen “sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilir. Ancak, sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi ya da kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması halinde tazminat hakkı düşer.” hükmünü havi olup, hüküm altına alınacak tazminat miktarı, sigorta şirketinin acentenin portföyü sayesinde elde ettiği menfaat miktarı olması gerekirken yazılı şekilde acentenin sözleşme devamınca yaptığı faaliyet sırasında elde ettiği kazancın faaliyet süresine bölünmesi ile bulunan miktara hükmedilmesi doğru görülmemiş kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bennte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.