MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 21/06/2013NUMARASI : 2012/270-2013/329Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/06/2013 tarih ve 2012/270-2013/329 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 21/10/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. V. G. D. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete kargo taşımacılığı yaptıdığını, aralarında cari hesap ilişkisi olduğunu, davalının müvekkili şirketin Samsun Mikro Şubesi aracılığıyla Şubat, Mart, Nisan 2012 aylarında yük sevk ettirdiğini, ve müvekkilinin toplam 19.384,70 TL değerinde fatura kestiğini, davalının yasal süresinde faturalara itiraz etmediğini, ayrıca yapılan mutabakat sonucunda da müvekkili şirketin alacağının 19.384,70 TL olduğunun sabit olduğunu, söz konusu borçla ilgili davalıya ihtarname gönderildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla Samsun 2.İcra Müdürlüğünün 2012/3739 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi yaptıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek davalının itirazının iptaline takibin devamına, davalının %40 icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin borcunun bulunmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan 3 adet fatura asılının teslimine ilişkin belge üzerinde müvekkilin işletmesinin kaşesi bulunmasına rağmen, imzanın müvekkiline veya imza yetkisi verdiği görevli herhangi bir kimseye ait olmadığını, evrak üzerinde ismi geçen L. A.’nun ise şirket yetkilisi veya çalışanı olmayıp, sunulan evrakın hiçbir geçerliliği de bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacının 19/04/2012 tarihli mutabakatname ile fatura teslim formuna dayanmış olup, mutabakatname incelendiğinde, davalı kaşesi altında 19.384,70 TL ( takipteki fatura bedeli kadar ) borcu olduğunun kabul edildiği, yine, takibe konu faturaların teslimine ilişkin belgelerin L. A. tarafından imzalandığı, ancak davalının yetkili temsilcisinin L.A. olmayıp, T.. I.. olduğu, T.. I..’nın L. A.’ya yetki vermediği, faturaların, mutabakatnamenin taraf defterlerine kayıtlı olup olmadığının incelenmesi için davacı defterleri açısından yazılan talimat sonucu, talimat mahkemesince usulünce defter ve belgelerin yılları yazılmak suretiyle istenmesine rağmen, davacı tarafın defter ve belgelerini kesin süre içerisinde ibraz etmediği, kesin sürenin içeriğinin davalı açısından kazanılmış hak niteliğinde olup, mahkemece değiştirilmesi mümkün bulunmadığından davalı iddiasının davacı defterlerinde kayıtlı olduğunun kabul edildiği, davacının iddiasını ispat edemediği, mahkemece her ne kadar davacıya yemin delilini hatırlatma hususu düşünülmüş ise de, davanın 6100 sayılı HMK’nın yürürlük tarihinden sonra açıldığı, davacının açıkça yemin deliline dayanmadığı, HMK’nın sistematiği içerisinde hangi delilin hangi vakayla ispatlanması gerektiğinin açıkça dava dilekçesinde belirtilmesi gerektiği, sair delil, kanuni delil ve sair kavramlarının yemin delilini kapsamayacağı açıkça anlaşıldığından, yemin delilinin de hatırlatılamadığı , davalı her ne kadar kötü niyet tazminat talebinde bulunmuş ise de, davacı alacaklının kötü niyetli olduğu sabit olmadığından, yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, taşıma ücretinin tahsili amacıyla yapılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davacının, iddiasını ispat yönünden 19/04/2012 tarihli mutabakatname ile fatura nüshaları teslim formundaki imzalara dayandığı, faturaların, mutabakatnamenin taraf defterlerine kayıtlı olup olmadığının incelenmesi için davacı defterleri açısından yazılan talimat sonucu, talimat mahkemesince usulünce defter ve belgelerin yılları yazılmak suretiyle istenmesine rağmen, davacı tarafın defter ve belgelerini kesin süre içerisinde ibraz etmediği, kesin sürenin içeriğinin davalı açısından kazanılmış hak niteliğinde olup, mahkemece değiştirilmesinin mümkün bulunmadığı, davalı iddiasının davacı defterlerinde kayıtlı olduğunun kabul edildiği, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak dosyanın incelenmesinde; mahkemece 22.02.2013 celsede ticari defterlerin ve belgelerin bulunduğu yerin bildirilmesi için taraflara iki haftalık süre verilmiş, davacı vekilinin 01.03.2013 tarihli dilekçesi ile ticari defterlerin A./Ç.-İ.’da adresinde bulunduğu, aynı zamanda müvekkili şirketin Türkiye çapında çalışan bir şirket olduğu, yılda binlerce kargo faturası kestiğinden ticari defterlerin mahkemeye ibrazının güç olduğu belirtilmiştir. Bunun üzerine mahkemece 13.03.2013 tarihinde defterlerin bulunduğu İstanbul Anadolu Adliyesi'ne talimat yazılmıştır. Ancak yazılan talimatta ticari defter ve belgelerin yine mahkemeye ibrazı ile üzerlerinde inceleme yapılması istenmiştir. Bu nedenle talimat mahkemesi de talimatta belirtilen şerhi davacı şirkete çıkardığı muhtıraya yazarak defter ve belgelerin mahkemeye ibrazını istemiştir. Davacı vekili her ne kadar süresinden sonra defter belgelerin ibrazı için talimat mahkemesine başvurmuş ise de, yerel mahkemece davacının defter ve belgelerinin mahkemeye ibrazı mümkün olmadığından talimat yazıldığı halde, hala defter ve belgelerin inceleme yapılması için mahkemeye ibrazının istenmesi doğru olmadığı gibi davacı aynı zamanda davalının ticari defterlerine de dayandığı halde davalının ticari defter ve belgeleri incelenmeksizin eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.