Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1627 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3906 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada (Kapatılan) Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30/12/2013 tarih ve 2011/368-2013/376 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 10/02/2015 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, 17.06.2011 tarihli genel kurul toplantısında sermaye artırım kararı alındığını, bu kararın müvekkilinin hisse değerinin düşürülmesine yönelik olduğunu, şirketin mal varlığının muvazaalı işlemler ile eski ortaklara devredildiğini, sermaye artırılmasını gerektirir bir durumun sözkonusu olmadığını ileri sürerek, 17/06/2011 tarihli genel kurulda sermaye artırılmasına ilişkin kararın iptalini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, şirketin mali durumunun iyi olmaması nedeniyle sermaye artırım kararı alındığını, davacının alınan kararlara muhalefet şerhini dercetmediği, bu nedenle dava açma şartının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin 17.06.2011 tarihinde yapılan genel kurulundan önce özsermayesinin tamamını yitirdiği, şirketin aciz halinde bulunduğu, 6762 sayılı TTK'nın 324. maddesine göre şirketin aciz halinde bulunduğu şüphesini uyandıran emaralerin bulunması halinde yönetim kurulunun aktiflerin satış fiyatları esas olmak üzere bir ara bilanço tanzim etmesi, şirketin 2/3 oranında esas sermayesini kaybetmesi halinde sermayenin tamamlanmasının veya 1/3 sermaye ile şirketin devamının sağlanması için tedbirler alması gerektiği, bu durumda şirketin sermaye artırımına gidemeyeceği, davalı şirketin iflas tehlikesi altında iken ara bilanço düzenlenmeden sermaye artırım kararı alınmasının 6762 Sayılı TTK'nın 324. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalı şirketin 17.06.2011 tarihli genel kurulda alınan sermaye artırımına ilişkin kararın iptaline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. Anonim ortaklıkların genel kurullarında alınan kararların, geçersiz olması hali ile oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya yetkili olmayan kimselerin karara iştirak etmesi iddiaları dışında yasa, ana sözleşme ve afaki iyi niyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, TTK’nın 381/1-1. bendi uyarınca toplantıya katılan üyenin karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi gerekmektedir. Oylama öncesi yapılan görüşme sırasında, sonradan alınacak karara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımamaktadır. Muhalefetin, görüşülen öneriye değil, alınan karara karşı yapılması gerekmektedir.Somut olayda, davalı şirketin 17.06.2011 tarihli genel kuruluna davacıyı temsilen katılan vekili ..., gündemin 3. maddesi görüşülürken, henüz oylamalara geçilmeden önce sermaye artırım talebinin azınlık hissesine sahip ortakların haklarının kullanılmasının engellenmesi amacı ile yapıldığını belirterek alınacak karara muhalefet ettiklerini, yine yönetim kurulu ve denetçi seçimine ilişkin gündemin 4. ve 5. maddesinin oylanmasından önce muhalif kalındığı belirtilmiş, ancak bu maddelerin karara bağlanmasından sonra muhalif kalındığı 6762 sayılı TTK’nın 381. maddesinde öngörüldüğü şekilde tutanağa geçirilmiş değildir. Dairemizin kökleşen uygulaması, bir karara muhalefet olunması ve muhalefetin tutanağa geçirilmesi yolundaki dava şartının gerçekleşebilmesi için, muhalefetin alınan karardan sonra tutanağa geçirilmesi gerektiği yönündedir. Bu görüş, karara peşinen muhalefet olmaz şeklinde açıklanabilir.Bu itibarla, mahkemece, açıklanan hususlar göz önünde tutularak, iptaline karar verilen genel kurul kararı ile ilgili dava şartlarının oluşup oluşmadığı konusu üzerinde durulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.