MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01.11.2011 tarih ve 2008/171-2011/432 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalının 13.12.2005 tarihli Genel Ticari Kredi Sözleşmesi'ne dayanarak müvekkilinden 47.500.00 TL kredi kullandığını, 13.11.2006 tarihli ihtarname ile hesabın kat edilmesine rağmen kredi borcunun davalı ve dava dışı müşterek borçlu ve müteselsil kefil ... tarafından ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.000,00 TL alacağın kredi tarihinden itibaren cari ticari kredi temerrüt faizi oranları üzerinden işleyecek faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 17.02.2011 tarihinde talebini 57.447,74 TL olarak artırmıştır. Davalı, davaya davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, iddia, savunmalar, bilirkişi raporu, davacı banka müfettişlerince düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar bilirkişi raporu ile davacı alacağı tespit edilmiş ise de, dava dışı ... ile ...'ın kefil olduğu dava konusu kredi sözle??mesi ile alınan kredinin dava dışı ...'ne aktarıldığı, kredinin sahte belgelere dayanarak tahsis edildiği, bu konuda basiretli bir tacir gibi hareket etmeyen davacı bankanın ağır kusurlu bulunduğu ve hiç kimsenin kendi kusurundan kendi lehine hukuki sonuç doğurucu işlem talep edemeyeceği, olayın üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen dava dışı ... yetkilileri hakkındaki soruşturmanın devam ettiği, cezai yargılama süreci dikkate alınarak ceza dosyasının sonucunun beklenmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, davaya konu uyuşmazlık nedeniyle yürütülen cezai soruşturmanın sonucu, cezai yargılama sürecinin uzunluğu dikkate alınarak beklenmemiş, mevcut delillere itibar edilerek hüküm kurulmuştur.Ceza mahkemesi kararlarının, hukuk mahkemesine etkisi, hukukumuzda 818 sayılı Borçlar Kanununun 53. maddesinde düzenlenmiş olup, hukuk hakimi ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında, esas hukuku bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımı, aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının da, kişi ilişkilerinin Medeni Hukuk alanında düzenlenmesi, özellikle tazmin koşullarını öngörmesi esasına dayanmaktadır. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide ve gerekse Dairemizin yerleşik içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, ceza mahkemesi kararlarında saptanan maddi olgular, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. Bundan ayrı, hukuk mahkemesinin, ceza mahkemesinde görülmekte olan bir ceza davasının sonuçlanmasını bekletici sorun yapması halinde, ceza mahkemesinin bu konuda vereceği kararı peşinen kabul etmiş olacağından, bekletici sorun yapılan ceza davası hakkında verilen karar, hukuk davasında kesin delil teşkil eder (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 6. Baskı 2001, cilt:V, s:5153).Tüm açıklamalar ışığında somut durum değerlendirildiğinde, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yürütülmekte olan cezai soruşturmanın hukuki sonuçlarının BK'nın 53. maddesi çerçevesinde dikkate alınması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 25.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.