MAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 30/12/2013NUMARASI : 2013/97-2013/402Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30/12/2013 tarih ve 2013/97-2013/402 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 10.1.2005 tarihli sigorta acentelik sözleşmesi imzalandığını ve yetkili sigorta acenteliği tayin edildiğini ancak, sözleşmenin 28.12.2009 tarihli noter ihtarnamesi ile herhangi bir sebep gösterilmeksizin tek taraflı olarak ve hakkaniyete uygun bir süre belirtilmeksizin feshedildiğini, taraflar arasında yapılan acentelik sözleşmesi nedeniyle teminat amaçlı olarak müvekkilinin işyerine ipotek konulduğunu, davalının sözleşmeyi herhangi bir sebep belirtmeden feshetmesine rağmen 2010 yılı sonuna kadar ipoteği kaldırmayacağını beyan ettiğini, sigorta şirketlerinin acentelik sözleşmesi akdetmek için teminat istediğini ve teminat gösterilmemesi halinde acentelik vermediğini, müvekkilinin yeni ve başka bir sigorta şirketinden acentelik alması için ipotek göstermesi gerekeceğini ve davalının ipoteği kaldırmaması nedeniyle belki de yetkili sigorta acenteliğini alamayacağını, müvekkilinin 2005 yılından beri mail adresini kullandığını ve tüm müşterileri ile bu mail adresi üzerinden yazıştığını, yeni poliçe taleplerinin de bu mail adresi kullanılarak yapıldığını, bu nedenle yenileme taleplerinin bu mail adresine geleceğini ve müvekkilinin 5 yıldır oluşturduğu portföyünü kaybedeceğini ayrıca, müvekkilinin yeni yıl olması nedeniyle yeni yıl tebrik kartı, davalının da reklamını yapacak ve yetkili acente olduğunu gösterir biçimde tüm sene sözleşmenin devam edeceği inancı ile reklam ve promosyon giderlerinde bulunduğunu ve maddi zararlarının doğduğunu, müvekkilinin haklı bir fesih sebebi belirtilmemesi nedeniyle oluşacak menfi ve müspet zararlarının tazmini ile sözleşme devam etseydi hak kazanacağı komisyon bedelini talep etme hakkının bulunduğunu, müvekkilinin sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle portföyünde bulunan sigortalıları nezdinde itibarının zedelendiğini, maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, tüm portföy mülkiyeti hakkı da dahil olmak üzere 5.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ve işyeri üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, acentelik sözleşmesinin sözleşmeye uygun olarak feshedildiğini, acentenin komisyon talebinin haksız olduğunu, müvekkilinin ipotek teminatını kaldırmamasının haklı nedene dayandığını, müvekkilinin davacıya e-mail adresi sağlama yükümlülüğü bulunmamasına rağmen e-mail adresini acentelik sözleşmesinin feshinden sonra da kullandırdığını, acentelik sözleşmesinde davacının müvekkilinin ismini kullanarak reklam yapmasının müvekkilinin iznine tabi tutulduğunu ve izin alınsa dahi bu reklamlara ilişkin masrafın acente tarafından karşılanacağının düzenlendiğini, davacının portföy tazminatı talebinin ve tüm maddi ve manevi tazminat taleplerinin haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sözleşme hükümlerine uygun olarak ve geçerli bir biçimde feshedilen acentelik sözleşmesi nedeniyle davacının kişilik haklarının ihlale uğradığından bahsedilemeyeceğinden manevi tazminat talebinin yasal koşullarının oluşmadığı ve yine davacının talep ettiği portföy tazminatına hak kazandığını ispat edemediği gerekçesiyle, maddi ve manevi tazminat talebine yönelik davanın reddine, davacının davalıya herhangi bir borcu bulunmaması nedeniyle teminat ipoteğinin kaldırılması gerekmekte ise de, dava sırasında davalı sigorta şirketi tarafından ipoteğin kaldırılmış olduğu anlaşılmakla konusu kalmayan bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, davalı sigorta şirketi tarafından acentelik sözleşmesinin sebepsiz feshedildiği iddiasına dayalı olarak açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, yukarıda özetlenen gerekçe ile davacının tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir. Ancak, mahkemece taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 19/2 maddesi uyarınca davalının herhangi bir sebep göstermeksizin acentelik sözleşmesini fesih hakkına sahip olması nedeniyle bu hakkı kullanmasının haksız fesih oluşturmayacağı kabul edilmiş ise de, sözleşme ile davalıya tanınan bu hakkın da yasaya ve iyiniyet kurallarına uygun bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Bu nedenle, sözleşmenin 19/2 maddesine göre davalının fesih yetkisini kullanmasının açıkça hak ihlali olup olmadığının, başka bir deyişle sözleşmedeki bu hükme dayalı olarak yapılan fesih bildirimi ve kullanılan fesih hakkının yasa ve iyiniyet kurallarına göre haklı sebeplere dayalı bir kullanım niteliğinde bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekirken, sadece işbu sözleşme hükmüne dayalı olarak herhangi bir sebep belirtmeksizin sözleşmeyi feshedilebileceğinden bahisle davalı tarafça geçerli bir şekilde feshedildiğinin kabulü yerinde görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 22/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.