Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16207 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8794 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BODRUM 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/03/2014NUMARASI : 2010/1000-2014/219Taraflar arasında görülen davada Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/03/2014 tarih ve 2010/1000-2014/219 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirketin sigorta acente ve aracılık hizmetleri konularında iştigal etmek üzere kurulmuş olup, A.O. Sigorta A.Ş. acentesi olarak faaliyet gösterdiğini, davalının da %25 pay ile şirketin kurucu ortağı ve müdürü olduğunu, davalının sürekli müvekkili şirketteki sorumluluklarını ihlal ettiğini ve bir süredir de şirkete gelmemeye başladığını, sonrasında davalının ortaklıktan çıkma davası açtığını, işbu davanın yargılaması sırasında ve müşteri portföyündeki kişilerin de ihbarıyla davalının TTK'nın 547. maddesindeki rekabet yasağına aykırı davranarak müvekkili şirketle aynı faaliyet ve konuda yine A.O.Sigorta A.Ş. acentesi olarak çalışan B. A. Sigorta Acenteliği isminde bir işletme işlettiğini öğrendiklerini, davalının aynı zamanda müvekkili şirketin müşteri portföyünün önemli bir kısmını aradığını, onlara kendileri ile çalışmaları için fiyat verip kurduğu işi müvekkili şirketin yeni adresi gibi göstererek, müvekkilinin müşterilerini çalarak zararına sebebiyet verdiğini ileri sürerek, davalının TTK'nın 547. maddesindeki rekabet yasağına aykırılığının tespitine ve işbu yasağa aykırı ticari faaliyetinin men'ine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının ticari faaliyetine başladığı tarihten itibaren merkez bankasının en yüksek avans faizi uygulanmak suretiyle 3. şahıslar namına yaptığı işlemlerden dolayı sağladığı menfaatin müvekkili şirkete bırakılmasından kaynaklı şimdilik 10.000 TL tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı şirketin büyük ortağının rekabet yasağına aykırı davranışları ve şirketin faaliyet konusu olan sigortacılık ve aracılık hususlarında çalışmasını sona erdirmesi nedeniyle şirketin hiçbir faaliyetinin kalmaması yine şirketin parası olmasına rağmen büyük ortak tarafından sigorta primleri ve vergi borçlarının ödenmemesi gibi nedenlerle davacı şirket ve büyük ortak aleyhine dava açıldığını, 24.7.2008 tarihi itibariyle şirketin faaliyet konusunun sona ermesi nedeniyle şirketin zarara uğradığı iddiasının yersiz olduğunu, aksine diğer ortağın şirketin faal olduğu dönemde de şirketin faaliyet konularıyla aynı konularda işlerle uğraşarak rekabet yasağına aykırı davrandığını, resmi ya da gayri resmi olarak sigorta acenteliği yaptığını, bu nedenle müvekkilinin davacı şirketin diğer ortağı tarafından zarara uğratıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin konusunun Türkiye'deki sigorta şirketlerinin Türkiye'deki şubelerini sigorta dallarında sigorta acentesi olarak faaliyet göstermek vd. olup, şirketin kurucularının dava dışı N.K. Gümüş ve davalı olduğu, şirket müdürü olarak ilk 15 yıl için davalı ile dava dışı N.K. G.'ün seçildiği, "B.A. Sigorta Acenteliği-A.. B.." isimli gerçek kişi işletmesinin 30.05.2008 tarihinde kurulduğu, davalının ticaret siciline verdiği dilekçeden 09.05.2008 tarihinden beri sigorta acenteliği işi ile meşgul olduğunu belirttiğinin anlaşıldığı, davalının, A. O.Sigorta A.Ş. ve A. O. Hayat Sigorta A.Ş. Acentelik Vekaletnamesinin 09.07.2008 tarihinde tescil ile 23.07.2008 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, Bodrum 3. AHM'nin 2009/533 E, 2011/666 K sayılı dosyasında işbu davanın davalısı tarafından dava dışı N.K. G.ve davacı şirket aleyhine 25.11.2009 tarihinde şirketin feshi ve alacak davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda şiketin fesih ve tasfiyesine ve tasfiye memuru atanmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, TTK'nın 547. maddesi gereğince, limited şirkette müdür olan bir ortağın diğer ortakların muvafakati olmadan şirketin uğraştığı ticaret dalında ne kendi, ne de başkası hesabına iş göremeyeceği gibi, başka bir işletmeye, sorumluluğu sınırlanmamış ortak, komanditer ortak veya limited şirket ortağı olarak iştirak dahi edemeyeceği, somut olayda davalının, davacı şirketin kurucu ortağı ve kuruluşunda 15 yıl için müdür sıfatını taşımakta olduğu, davacı şirketin konusunun yalnızca A. O.Sigorta A.Ş.'nin sigorta işleri ile uğraşmak olmayıp, Türkiye genelinde sigorta şirketlerinin sigorta acenteliği görevini yapmak olduğu, davalının 02.08.2007 tarihinden itibaren davacı şirkette müdür sıfatına sahip iken yine sigorta konusunda faaliyet göstermek üzere 30.05.2008 tarihinde gerçek kişi tacir sıfatını aldığı, davacı şirketin diğer ortağının, davalının aynı alanda faaliyet göstermesine izin de vermediği, dava dışı A. O. Sigorta AŞ.'nin, davacı şirket ile imzaladığı sigortacılık sözleşmesini 16.07.2008 tarihinde feshettiği, davalının A.O. Sigorta Acenteliğinin tescilinin 09.07.2008 tarihi olduğu, bu itibarla davalının, davacı şirketin ortağı ve müdürü olduğu dönemde aynı alanda faaliyet gösteren B. A.Sigorta Acenteliği işletmesini açtığı, dolayısıyla TTK'nın 547. madde hükmünde öngörülen rekabet yasağına rağmen müdür olan davalının aynı iş kolunda, diğer ortaktan izin aldığına dair karar ya da icazet olmaksızın yine sigorta acenteliği faaliyetine başladığından davalının bu eyleminin TTK'nın 547. maddesi çerçevesinde haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının, Bodrum Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı şirkete karşı rekabet yasağına aykırılığının tespitine ve davalının, rekabet yasağına aykırı ticari faaliyetinin men'ine, maddi tazminat yönünden ise bilirkişi raporunda maddi zararın tespit edilemediğinin belirtilmesi karşısında yerleşmiş yargı içtihatları ve TTK'nın 58/d( eski56/d) ve BK'nın 50 (eski 42) maddelerine göre, olayların olağan akışı dikkate alınarak hakkaniyete uygun bir tazminata hükmetmek gerektiği ve B.K. 50/2. maddesinin, "uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri gözönünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler" şeklinde olduğu, 5.000 TL maddi tazminat miktarının hakkaniyete uygun (eski yerleşik deyimle "kadri maruf") olduğu vicdani kanaatine varıldığı gerekçesiyle de davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; takdiren 5.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.Dava, 6762 sayılı TTK'nın 547. maddesine dayalı olarak açılan rekabet yasağına aykırılığın tespiti, men'i ve maddi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, yapılan yargılama sırasında mahkemece 04.06.2013 tarihli celse ara kararıyla davalı tarafın ilk rapora yönelik itirazlarının değerlendirilmesi ve ayrıca maddi tazminat talebi yönünden tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş olmasına rağmen, talimatla alınan bilirkişi raporunda bu hususlarda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle, yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın temyiz eden taraflar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 22.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.