Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16114 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14634 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 18/04/2013NUMARASI : 2007/33-2013/240Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/04/2013 tarih ve 2007/33-2013/240 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 21/10/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. M.. K.. ile davalı vekili Av. C.S. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, taraflar arasında 'Şebekelerarası İrtibat ve İşbirliği' sözleşmesi imzalandığını, davalının belirlediği tarifeye göre ücret tahakkuk ettirildiğini, 01.06.2004 tarihli tarifenin yürürlükte kaldığı dönemde müvekkiline tarifenin yanlış uygulandığını, fazladan 5.466.387 YTL ücret tahsil ettiğini, davalının yanlışlığı fark ederek 3.823.470,93 YTL'lik kısmı 24.03.2006 tarihinde iade ettiğini, yine yanlışlığın tam giderilmemesi nedeniyle yapılan başvuru sonrasında 537.385 YTL'lik kısmın 05.08.2006 tarihinde müvekkiline ödendiğini, yapılan ödemelerle ilgili olarak tahakkuk eden gecikme faizine sayıldıklarının bildirildiğini, alacağının olduğunu ileri sürerek ve ıslah isteminde bulunarak, 5.466.386 TL anapara, 2.795.995,26 TL gecikme faizi ve gecikme cezasının, anaparaya 19.01.2007 tarihinden itibaren sözleşmeyle belirlenen gecikme faizi ve gecikme cezası ve bu tutarlar için tahakkuk eden KDV ve ÖİV ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, hesaplamadaki hatanın giderildiğini, davacının alacağını yanlış hesap ettiğini, müvekkili alacağının mahsup edilmesinin zorunlu olduğunu, karışıklığa kendisinin sebebiyet verdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, taraflar arasında sözleşmenin bulunduğu, davalının, davacıdan fazladan tahsilat yaptığı, iki ayrı bilirkişi raporuyla davacının alacağının sabit olduğunun ortaya çıktığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, taraflar arasında düzenlenen sözleşme uyarınca fazladan ödenen tutarın gecikme faizi ve gecikme cezası ile diğer fer'ilerinin tahsili istemine ilişkindir.Haberleşme alanında faaliyet gösteren taraflar arasında 'Şebekelerarası İrtibat ve İşbirliği Sözleşmesi' imzalandığı, anılan sözleşme uyarınca davacının alt yapı ihtiyacını davalının alt yapısından karşıladığı, tarifeye göre ücret ödediği, uyuşmazlığın, 01.06.2004-01.07.2005 tarihleri arasında yürürlükte bulunan bağlantı ve nakil tarifesinin uygulanmasından kaynaklandığı, davacının, davalı tarafından çıkarılan bu tarifeyi yanlış uyguladığını, kendisinden fazladan ücret alındığını ileri sürdüğü, esasen bu yönün davalı tarafından da kabul edildiği, iki ayrı tarihte davacıya ödeme yaptığı hususları uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasındaki çekişme, anılan dönem itibariyle uygulanan tarifeye göre davacının dava ve ıslah dilekçesinde açıkladığı şekilde davalıya fazladan ödemesinin olup olmadığı, davalının iade ettiği tutarın, iade borcunu sona erdirip erdirmediği yönlerinde toplanmaktadır. Mahkemece, iki ayrı bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ancak, anılan iki rapor da özellikle uyuşmazlık konusu dönem itibariyle davacının fazladan ödemesinin ne kadar olduğu, bu ödemeleri hangi tarihte yaptığı, anılan dönem itibariyle davalının bir alacağının olup olmadığı ve bunlara bağlı olarak gecikme faizi ve cezasının nasıl hesaplandığı yönlerinde denetime elverişli olmadığı gibi, karar vermeye de yeterli değildir. Her ne kadar ikinci rapor, birinci raporu genel olarak teyit eder nitelikte ise de hesaplama bakımından birinci rapora atıfla yetinilmiş, ayrıca bir hesaplama yapılmamıştır. Taraflar arasında davacının fazladan ödeme yaptığı tutar hakkında bir mutabakat bulunmamaktadır. Aksine, davalı taraf gerek cevabında gerekse bilirkişi raporlarına itirazlarında anılan dönem itibariyle kendisinin de davacıdan alacaklı olduğunu, bunun mahsubunun yapılarak fazladan yapılan ödemelerinin de iade edildiğini, bir borcunun bulunmadığını savunmuştur. Esasen, dava açılmadan önce davacıya gönderdiği 21.12.2006 tarihli yazıda da şikayet konusu devreler için 6.176.871.433.408 TL (Eski TL) fazla ücret alındığı, ancak HDSL ve PCM devrelerine ilişkin olarak kendilerinin alması gereken 2.353.400.503.408 TL (Eski TL) alacağın bulunduğunu, mevcut sözleşme ve tarifeler gereği aradaki farkın 24.03.2006 ve 16.08.2006 tarihlerinde iade edildiğini bildirmiştir. Davacı, iki ayrı tarihte yapılan ödemelerin, aradaki sözleşme, tarife ve somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı BK'nın 84. maddesi uyarınca gecikme faizi ve gecikme cezasına sayıldığını açıklayarak işbu davasını açmıştır.Bu durum karşısında, uyuşmazlık konusu dönem itibariyle davacının fazladan yaptığı ödemenin tutarı hakkında çekişme bulunduğu, davalı tarafın bu yönüyle de bilirkişi raporlarına itiraz ettiği dikkate alınıp, taraflar arasındaki sözleşme ve ek tarife hükümleri çerçevesinde davacının ne kadar fazladan ödemesinin olduğu, hangi tarihte ödemenin yapıldığı, davalının bu tarih itibariyle alacağının bulunup bulunmadığı, varsa davacı ödemelerinden mahsup yapmasının yerinde olup olmadığı, iade edilen tutarlar ve tarihleri de dikkate alınıp, varsa davacı alacağı ile fer'ilerinin buna göre tespit edilmesi yönünde yeniden uzman bilirkişi kurulundan denetime uygun rapor alınması, tüm kanıtların birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 21/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.